Hayat, sen
planlar yaparken başına gelenlerdir...
Yaşam
döngümüzde yol alırken hayaller kurar, bu hayallerin üzerine planlar inşa
ederiz. Ancak bazen bizim kontrolümüz dışında gelişen psikolojik depremler sonucu inşa ettiğimiz planlar yerle
bir olabilir.
*Kontrolünüz
dışında gelişen olay ve durumlara yönelik tepkileriniz nasıl şekilleniyor?
*Belirsizliğe
tahammülünüz nasıl?
*Kendi
kendinize ne kadar tahammül edebiliyorsunuz?
Dünyamızı
kendi öz kaynaklarımızı bilerek yavaş yavaş yok ediyoruz bir gün belki de Dünya
gezegeninden başka bir gezegende yeni bir yaşam düzeneği oluşturabiliriz. Bu
hızla hiçbir şekilde bilincimizi dönüştürmeye niyet etmeden devam edersek Dünya
gezegeninden farklı bir gezegende koloni oluşturmak sadece bilimkurgu
filmlerinin senaryosu olmaktan çıkarak gerçekten deneyimleyeceğimiz bir sürece
işaret etmekte…
Dünyadaki hayatından vazgeçmek ister
misin?

*Bu düşünce
sizde nasıl duygular uyandırıyor?
*Bedeninizde
neler duyumsuyorsunuz?
Morton
Tyldum un merceğinden Uzay Yolcuları filmi, bizlere hiçbir şeyin tesadüf
olmadığını, herşeyin nasıl da birbiri ile sıkı sıkıya bağlı olduğunu muazzam
yıldızların eşlik ettiği harika bir serüvende aktarıyor.

Filmde uzay gemisi Avalon, bir meteora çarpması
sonucunda yara alır ve birtakım teknik donanım arızalarının tetikleyicisi olur.
İlk olarak Jim Preston ismindeki yetenekli tamircinin kapsülü Homestead II ye
varmalarına 90 yıl kala açılır. Erkenden uyanan Jim, öncelikle deneyimlediği bu
kendisine göre talihsiz olayı kabullenmek istemez. Yetkilelere mesaj iletmeye, kapsülünü
onarmaya, mürettebattan birilerini uyandırmaya çalışır ancak tüm sesini duyurma
çabaları sonuçsuz kalır. Yeni evine varmasına 90 yıl kala uyanmıştır ve kendisine kendisinden başka yardım
edebilecek birisi yoktur. Harikulade olanaklara sahip olan ışıl ışıl uzay
gemisinde yıldızların arasında yaşamı
sonlanacaktır, bu kaçınılmaz sona doğru yürürken tek iletişim kurduğu kişi
Arthur adındaki samimi android barmendir. Arthur onun duygularını anlayamasa da
en azından düşünsel zeminde paylaşımda olabileceği bir yoldaş olmuştur,
kendisine.
İLİŞKİLER, YAŞAMIN ÖZÜDÜR...

Aurora, Jim e göre daha hırslı ve inatçı bir
karakter örüntüsü sergilerken o da 90 yıl önce uyanmasını şiddetle red eder
ancak sonrasında gidilecek, varılacak bir yer olmadığı hissiyatı onun yaşamını
yeniden gözden geçirmesine vesile olur.
GİDİLECEK VE VARILACAK BİR YER YOK

Filmdeki cesur ve bilge karakterlerimizin de kendi
kontrollerinde olmayan bir olayın gelişmesi beraberinde öncelikle herşeyi red
etme yönündeki tepkileri beraberinde getirdi;” hayır bu olamaz, bu benim başıma
gelmiş olamaz, herşey benim kontrolümdedir, ben hayatımı yönetirim…”vb. bugüne
değin olşuturdukları zihinsel illüzyonlar bir bir buharlaşırken yaşamı olduğu
gibi kabul ederek teslimiyeti yıldızların arasında deneyimlediler.
Bizler de bu dünya da çok önemli, değerli ulvi bir
görev için var oluyoruz ancak bu görevi çabalayarak, kendimizi olmadığımız
birisi gibi olmaya zorlayarak, haddindan fazla kendimizi yorarak ve hırpalayarak
gerçekleştiremeyiz. Sadece olanı olduğu gibi kabul ettiğimiz an ışıldamaya
başlarız. Sonrasında sadece çabasız eylemler içerisinde o ışığın izini sürmemiz
yeterlidir.
Jim ve Aurora cesaret ve sevginin ışığında eşsiz
bir takım oluşturdular ve yıldızların arasındaki yolculuklarında yok olmaya
sürüklenen uzay gemisini onararak uyanışlarının gerçek sebebini yerine getirdiler.
Varoluşlarını bütünü ile kabul ederek, huzur ile
kendilerine kalplerinin ışığında eşsiz bir yaşam yaratmayı seçtiler.
Yaşadığımız her anı sevginin şefkati ile
güzelleştirmek bizim seçimimizdir. Nerede olursak olalım daima evimizdeyizdir. Her
yer evimiz, yuvamızdır. Mühim olan o anı elinizdeki koşullar dahilinde en
muhteşem şekli iledeneyimlemeyi seçmektir.
Siz her an düşüncelerinizle ilmek ilmek bir yaşam deneyimi ördüğünüzün farkında mısınız? Ve oluşturduğunuz mevcut bedeninizdeki yaşam deneyiminizi nasıl deneyimlemeyi seçiyorsunuz?
Özge Genlik
Uzman Psikolog
Vesta77 Psikolojik Dönüşüm ve Yaşam Akademisinin Kurucusu
www.vestaakademi.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder