25 Mayıs 2013 Cumartesi

O KABİLE "BENİM"

Bir zamanlar; binlerce yıl barış ve uyum içinde yaşamış bir yerli kabile vardı. Ve günlük rutinleri hep aynıydı. Avcılar, kabileden ayrılıp yola düşer ve döndüklerinde getirdikleri av, kabilenin tüm üyelerine eşit olarak paylaştırılırdı. Yiyecek varken kimse aç kalmazdı. Zayıflar, hastalar ve yaşlılar bile.
Bir gün en yetenekli avcı dedi ki : "Ben en iyi  avcıyım." Payıma düşenden daha çok geyik öldürüyorum. Neden avımı paylaşayım?  O günden sonra, etini yüksek bir dağdaki mağarada depolamaya başladı. Sonra diğer yetenekli avcılar da:"payımıza düşenden daha çok geyik öldürüyoruz. Avımızı kendimize saklamaya hakkımız yok mu?" Dediler. Onlar da etlerini yüksek dağlardaki mağaralarda depolamaya başladı.

Sonra kabilede daha önce hiç olmamış birşey olmaya başladı. Bazıları iyi beslenirken, diğerleri özellikle yaşlılar-zayıflar ve hastalar aç kalmaya başladı. Hatta bu durum o kadar kanıksandı ki; bazıları açlıktan ölürken bazılarının ihtiyaçlarından fazlasına sahip olması normal karşılanır oldu. İ

Daha da tuhafı, kabilenin büyükleri çocuklarına bu biriktirme alışkanlığını yaymalarını öğretmeye başladı.

Bu hikaye geçmişte yaşandığı için değil, şu anda yaşandığı için gerçek. O kabile biziz. O kabile benim...

** "I AM" isimli belgeselin bir bölümünden alıntıdır. Shadyac, T., 2011.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder