14 Kasım 2014 Cuma

KULİSTEN SAHNEYE

07.11.2014 (Cuma günü) saat 17.00 sularında Çift ve Aile terapisti, aynı zamanda değerli ve kıymetli arkadaşım Salih Hafızoğlu'ndan bir telefon aldım şöyle diyordu: "Hadi Özge bu Pazar senin çekimi yapalım, Pazar sabahı gel Bursa ya :)" Daha öncesinden kendisine programına Aralık ayında katılacağıma dair söz vermiştim ancak tabi biraz heyecanlı hissetsem de olur mu olmaz mı diye kısa bir tereddütten sonra "tamam geliyorum" dedim, iyi ki de gitmişim... Bu Pazar (16.11.2014) saat 10.00 da Olay Tv ekranına bir göz atın derim ;) 

Uzman Psikolog ve Çift &Aile Terapisti Salih Hafızoğlu kendi alanında oldukça donanımlı, araştırmacı ve paylaşmayı kendisine ilke edinmiş saygın meslektaşlarımdan birisidir. Şimdi "körler sağırlar beni ağırlar" gibi olmasın bu nedenle siz en iyisi kendisinin internet sitesine bir göz gezdirin ve kararı kendiniz verin :  http://www.salihhafizoglu.com

Hafızoğlu, Eylül ayında çok anlamlı bir girişimde bulunarak, psikoloji bilimi ile halk arasında sevgi ile yaratılmış bir köprü oluşturdu. Her bireyin yaşamının biricikliğine vurgu yaparak, toplumumuzun farkındalık zeminini genişletmeyi hedefleyen "Kulisten Sahneye" isimini verdiği programın hem editörlüğünü hem de sunuculuğunu başarı ile sürdürmektedir. 

Kulisten Sahneye;


http://m.youtube.com/watch?v=K9TLB4lpqA0



Bilinçdışı zeminden (kulisten), bilince (sahneye) duygulanımların nasıl oluştuğu, bu duygulanımların hikayelerimize olan yansımaları ve bu yansumaların içirisindeki rollerimizin biricikliğini sistematik/ilişkisel bir bakış açısı ile harmanlanan programda bugüne değin; "aile ve okul hayatı", "bağlanma ve aile içi iletişim", "ergenlik ve aile hayatı", "boşanma ve etkileri", "evlilik dışı ilişkiler ve sadakatsizlik", "evlilikte çift uyumu ve çocuklar", "bağımlılık" gibi birbirinden önemli temalara her biri kendi alanında uzman değerli meslektaşlarımızın yorumları izleyici ile buluştu. Kulisten Sahneye her Pazar saat 10.00 da Olay Tv ekranlarında yayınlanmaktadır. Program bölüm videolarını : http://www.olaytv.com.tr/program/kulisten-sahneye-14890 izleyebilirsiniz. 

Kulisten Sahneye programının bu hafta izleyeceğiniz bölümünde (16.11.2014/ saat:10.00)  ise "farkındalık, kendini gerçekleştirme ve değişim" temasını  Salih Hafızoğlu ile birlikte keyiflle irdeledik.  Farkındalık temalı bölümde kısa kısa nelerden bahsetmişiz, bir bakalım:: 

Günümüz insan ırkının tüm sorunlarının zemininde yatan ana nedenlerden birisi birbirlerimizin hayatlarını yemekle meşgul olmamız; diğeri ise: birbirmizin hayatlarını kopyalamakta olduğumuz.

Kısacası fotokopi olmuş yaşamlarımızda; birbirimizin sınırlarını eleştirmemiz bugünkü psiko-sosyo-ekonomik daha doğrusu tüm varoluşsal depremin en önemli tetikleyicisi. Kulisten Sahneye programında da varoluşsal sorunlarımız ile ancak kendi sınırlarımız ile yüzleşerek olduğumuz yerin idrakına vardıktan sonra yaşamın daha akışkan, bolluk-bereket dolu olabileceğini vurguladım. 

VAROLUŞSAL ZEMİNDE BİLİNÇ

** Biliç nerede konumlanmışsa yaşantımız, varoluş hikayemizde bu zeminde kök salmaya ve yeşermeye başlamakta; programın ilk dakikalarında bu hususa dikkatinizi yöneltmeye çabaladım.

"Dışa bakan hayal görür, içe bakan ise uyanır." C. Gustav Jung

** Kendi iç dünyamızda her ne ile meşgul isek, takılmışlıklarımız, zorlandıklarımız-- dış dünyada da bu duygulanımların somut halleri ile yüzleşme sürecimiz oluşmakta, biraz odağı buraya yönelttik. Kuliste her ne var ise sahnede de bu yer/ zemin buluyor. Önce kuliste yüzleşme ve kabul süreçlerini deneyimledikten sonra sahnede kendimizi gerçekleştirebiliriz.

BEDEN NE KADAR ESNEK İSE ZİHİN DE BİR O KADAR ESNEK OLUR, 
ESNEK OMURGA === ESNEK ZİHİN 

** Zihin ile bedenin kavşak noktası:: "NEFES". Nefesin, bizlere kendimizle buluşma-ayrışma sınırlarımızı nasıl gösterdiğini ve nefes ile çalışarak yaşam ile istediğimiz boyut üzerinden iletişim kurabileceğimizden söz ettikten sonra bir de "doğal nefes" egzersizi ile bir farkındalık çalışması yaptık, herberaberce :) 

 PARA PARA PARA/ SAHİP OLMA-------OLMA 

**Para ismini verdiğimiz maddeye gereğinden fazla önem atfettiğimizin ne kadar bilince olduğumuzun altını çizmeye çalıştık. Önemli olan; şimdi ve buradaki ihtiyaçlarımız mı? Yoksa etfamızı kalabalık hale dönüştüren, sahip olma ya ilişkin inançlarımızın zemininde kendimizi özgürce ve sevgiyle dünya gezegenine bırakamayışımızdan kaynaklanıyor olabilir mi, acaba?

"İnsanlık varlığını sürdürmek istiyorsa, düşünme tarzını tamamen değiştirmeli." A.Einstein 

DEĞİŞİM/ DÖNÜŞÜM NASIL OLUR?

Algılarımızı dönüştürerek, algı dönüşümünün ilk basamağı ise; kendimizi olduğumuz gibi kabul edebilmek. Ardından kendimizi sevmeye başlayarak ilermek ile mümkün... Gönül gözü/ Kalp gözü ile görebildiğimiz an zaten Bir liğe çoktan vardık demektir ;) 

Her birimiz  "yaşam-ölüm" oyununda/ hikayesinde gerçekte kim olduğumuzu hatırlamak üzere yolculuğa çıkıyoruz, bu yolculuğumda "Kulisten Sahneye" programı aracılığı ile birçok kişi ile temas zemini oluşturabilmek çok keyifli ve bir o kadar da heyecan verici idi, Pazar günü 10.00 da Olay Tv  de Uzman Psikolog/ Aile ve Çift Terapisti Salih Hafızoğlu'nun sunumu ve paylaşımları ile birlikte Sahnede  görüşmek dileğiyle, sevgiler  ;) 

"Dünya, sergilediği şaşanın ötesini görebilenlerindir, onun bir yalan olduğunu görenler, 
ona ölümcül darbeyi vurmuş olur." R. Waldo Emerson






2 Haziran 2014 Pazartesi

GERÇEK AŞK ÖPÜCÜĞÜ... :)

Yaşlı Kızılderili reisi, kabilenin gençlerini ve küçüklerini toplayıp, onlara yaşamla ilgili basit bir öykü anlatır:

"Her insanın içinde iki tane kurt yaşar ve bu kurtlar arasında bitmek bilmeyen, korkunç bir savaş vardır.
Bu kurtlardan bir tanesi; korkuyu-öfkeyi-kıskançlığı-üzüntüyü-pişmanlığı-aç gözlülüğü-kibiri-kendine acımayı-suçluluğu-küskünlüğü-yalanları-üstünlük taslamayı temsil eder.
Diğeri ise; huzuru-sevgiyi-umudu-paylaşmayı-cömertliği-alçak gönüllülüğü- nezaketi- yardım severliği- dostluğu-anlayışı-merhameti ve inancı temsil eder."

Gençlerden biri sorar: "Peki hangisi kazanacak?"

Bilge Reis yanıtlar: "Hangisini beslerseniz o..."

Malefiz namı değer, "Uyuyan Güzel" masalından tanıdığımız güzeller güzeli saf masum prensese lanetli büyü yapan kötü peri... Peki "neden/niçin" kötü davranışlarda bulunuruz? 

Herkesin özü sevgi ise, her birimiz Yaradan ın en eşsiz ve özel parçalarından ibaret isek; neden kötü sözler söylemeyi, kötü eylemlerde bulunmayı tercih ederiz? Yanıt : "canımız yandığında, alma-verme arasında dengesizlikler yaşadığımızda, iyi niyetimiz süistimal edildiğinde.. .Ve bu anlarda her birimiz çok insani olarak; "öfke--- kızgınlık--hayal kırıklığı-- üzüntü vb. duygular ile yüzleşiriz. İşte tam da bu olumsuz duygular ile mücadele ederken bir seçim yaparız; ya öfkemizi olduğu gibi intikam almak yolunda biçimlendiririz ya da öfkemizin kaynağına doğru bir araştırmaya bir yolculuğa çıkarız. 


Malefiz filminin genel olarak üç ana teması olduğunu düşünüyorum:

1) Her şey neden-sonuç bağlamındaki yaşamsal döngüde hayat bulur ve şekillenir.
2) Her iyinin özünde bir kötü, her kötünün özünde de bir iyi vardır.Önemli olan; "hangisini seçeceğinizdir."
3) Herşeyin özü "sevgi" dir. Ve her şey ama her şey "öz kaynaktaki sevgi"ile buluşmaya yönelik planlanmıştır. 




 Film,  Malefiz'in gençlik yıllarından hatta orta çocukluk döneminden başlıyor. Olağanüstü güzellikteki doğa, konuşan, hareket eden canlı ağaçlar, periler, elfler ve daha bir sürü ismini bilmediğim ilginç şekilleri olan ve rengarenk varlıklarla süslü rengarek Moors topraklarında yaşayan güzeller güzeli ve iyilikler iyisi bir peri Malefiz. Bir gün Moors topraklarına bir insan varlığı çıkageliyor amacı Moors topraklarının tam karşısında yer alan kraliyet makamında güçlü bir şekilde var olabilmek olan Stefan ile Malefiz in sevgi dansını izliyoruz bir süre. Sonrasında insanlığın "açgözlülük", "hırs" "iktidar olma arzusu" ve "intikam" dansına geçerken, "iyi ve kötü" nün birbirinden ayrı değil aksine birbiri içerisinde var olduğu açıkça gözler önüne başarılı bir şekilde serilmektedir. 

Malefiz, Stefan ı çok seviyor, tüm kalbi ile.. Lakin insanoğlu için "sevgi" yi idrak edebilmek bazen zor olabiliyor. "en iyi ben olmalıyım", "en mükemmel ben olmalıyım" vb. düşünce zincirleri kalbimizi sarıp sarmalarken düşüncelerimizin hapishanesinde yıllarca zindan hayatı yaşayarak sonrasında ise "iyi", "aydınlık" olana yönelmek için her zaman bir fırsat varken hep karanlık tarafta kalmayı tercih etmenin sonuçlarını filmde Stefan karakteri vasıtası ile izliyoruz. 

Malefiz ise, yaşadığı ihanete ve bedeninden ve ruhundan bir parçasının alınmasına yönelik olarak korkunç bir intikam alarak Stefan ın kızı Aurora  yı lanetlese de;    

                                                      

"İyi ve temiz bir kalp zaman zaman yolunu kaybetse de her zaman ışığa yönelir" misali Aurora yı bebekliğinden itibaren koruyıp gözeten Malefiz, derinden bir sevgi bağı ile bağlanıyor güzel prensese. 

GERÇEK AŞK ÖPÜCÜĞÜ 
Ve " gerçek aşk öpücüğü".  Halk arasında yaygın bir inanış vardır o da şu iki; "AŞK sadece kadın-erkek arasında yaşanabilecek bir hissiyat olarak adlandırılır. Halbuki gerçek AŞK bizi canından bile çok seven ve her an koruyup gözeten bir varlıkla olan iletişimimizdir. Bu kişi illa sevgilimiz, erkek/kadın arkadaşımız ya da eşimiz olacak diye bir sözleşme bulunmamaktadır :)) 

Hiç bilmediği, tanımadığı bir ruha lanetli bir büyü yapan Malefiz'in o ruhu tanıdıkça, deneyimlediği pişmanlığı ve sonunda yine en samimi ve içten duyguları ile yaptığını nasıl da olumlu yönde dönüştürdüğünü verdiği "aşk öpücüğü" ile tanık olduk. 

Malefiz in bu uyarlamasını çok beğendim, harika kanatları, zarif, yüreği aşk ile çarpan müthiş bir iyilik perisi...

Sizin de olağanüstü güzellikte  kanatlarınız ve sihirli güçleniz olsa bunları nasıl kullanmak istersiniz?... 

27 Mayıs 2014 Salı

HAYALLERİNİZ GERÇEĞE DÖNÜŞSÜN


Mandalalar konusundaki ilk yazımı geçen sene yaz ayında kendimce kulaktan kulağa aktarılan bilgilerden öğrenebildiğim kadarını aktarmıştım. Ancak geçtiğimiz günlerde Gülben Aykaç Gönülden in kurucusu ve aynı zamanda yaratıcısı olduğu "Mandala" isimli kurumunda Mandala nın teorik ve pratik düzeylerini içeren bir eğitim atölyesini tamamladım ve "Mandala" konulu yazımı edindiğim bilgilerin ışığında yeniden derleme kararı aldım. 


Mandala kelime anlamı olarak; manda: enerji/öz; la:tutan kap. Enerjiyi/özü tutan kap anlamında kullanılan Sanskritçe bir sözcüktür.** Mandala ların ilk ortaya çıkış zamanları en az 5000 yıl öncesine kadar dayanmaktadır. İlk çağlarda insanlar, mağara duvarlarına niyetlerini belirtmek için çizerlermiş mandalaları, Osmanlı döneminde padişahların kaftanlarına da işlenen mandala motifleri mevcutmuş. 

Niyetlerimiz, bu niyetlerden açığa çıkan enerji frekansları gerçekliğimizi her an yaratmaktadır. İnsan dediğimiz varlık diğer tüm varlık türlerinden farklı olarak "yaratma" kudretine sahip tek varlıktır. Bu bakımdan insan varlığının düşünce gücü tezahür ettirme potansiyeline sahiptir. Bu bağlamda mandala çalışmalarını somut hale dönüştürülmüş bir meditasyon çalışması olarak da değerlendirmemiz mümkündür.  İçte her ne var oluyor ise, dış dünyada da bunu görebilir ve duyumsayabiliriz.



Ülkemizde ve Batı kültüründe gülen yüz ikonlarını sıklıkla kullanmaktayız, belki de bilinçsiz olarak ancak bu andan itibaren bilinçli olarak "mandala" kullandığınızı  fark etmiş olmalısınız...


Günümüzde sıkça uygulanan “dövme” ler de birer mandala niteliği taşımaktadır. Çünkü, “dövme” yaptırırken ; özünüzden dilediğiniz bir niyet vardır, o şeklin, sembolün size hatırlatmasını istediği bir anlam vardır. Bu anlamı sıkça zihne tekrar tekrar hatırlatmak için, zihne çapalamak için kullandığımız belirli semboller de mandala niteliği taşımaktadır. 



Genel olarak bir mandala çizimi 2 çeşitte şekillenebilmektedir: 
1) Kurallı Çizim, (kurallı çizim de kendi içerisinde 5'e ayrılmaktadır: kendini sorgulama--temizleme--iyileştirme--tezahür--hayat planı)**

2) Arınma Çizimi.

Herhangi bir mandala çalışmasına başlamadan önce “Arınma Çizimi” yapmanız önerilmektedir. Yeni bir eve taşındığınızda ilk yapacağınız işin “temizlik”  olması gibi, öncelikle iç dünyanızı arındırın, ardından yeniyi güvenli, sağlam bir zemine inşa edin.

Şimdi sizlerle beraber bir “mandala” çalışması gerçekleştirelim.



Sessiz, sakin, kendiniz ile bütünleşebileceğiniz , kendinizi bütünü ile rahat ve güvende hissettiğiniz bir ortamda kendinizi konumlandırın lütfen.
İhtiyacınız olanlar: birkaç adet beyaz dosya kağıdı ya da resim kağıtları, boya kalemleri(keçeli, pastel, kuru boyalar kullanabilirisiniz, kendiniz ile baş başa hissedebileceğiniz bir ortam. Belki kendi zevkinize göre seçeceğiniz bir melodi, size göre rahat ve dinlendirici aromalı bir tütsü vb. 

Öncelikle “Arınma Çizimi” gerçekleştireceğimiz için; iç sesiniz ile niyet edin: “Bendeki fazlalıkları evrene serbest bırakıyorum.” Bu cümleyi birkaç kez tekrarlayın sonrasında rengarenk boya kalemlerinize şöyle bir göz gezdirin ve iç sesinize odaklanarak bir renk ile kağıda elinizin götürdüğü şekilde ruh halinizi (ben kimim?, ne yapıyorum?’u düşünerek içinizden geldiği gibi çizmeye başlayın. Dilediğiniz şekli (bazen bir şekle bile benzemeyebilir, karalamak isteyebilirsiniz) , dilediğiniz renkler ile boyayın. Ne zaman bitmesi gerektiğini siz bileceksiniz, özünüz: “Tamamdır” diyene kadar devam edin. Mandala çiziminiz tamamlandığında ise kağıdı ateşte yakın. Çünkü ateş elementinin dönüştürücü etkisi bulunmaktadır. Mandala çiziminizin tamamı yanıncaya kadar izleyin. İşte bu kadar, artık arınma çalışmanızı tamamladınız. Arınma çalışmasını birkaç gün iç sesininizin rehberliğinde tekrarlayabilirsiniz. 

Birkaç gün sonra
·         
  *Temizlik Mandalası : dönüştürmek istediğiniz bir niteliğiniz için, çözümlenmesini istediğiniz bir sorununuz için, maddi-manevi ayrışmak-bırakmak istediğiniz her şeyin mandalasını çizebilirsiniz.

·      * İyileştirme Mandalası: arınma ve aydınlanma için kullanabilirsiniz. Şifa olması niyeti ile çizdiğiniz mandalanınızı iyi olmasını dilediğiniz birisine verebilirsiniz.

·   * Tezahür Ettirme/ Kendini Gerçekleştirme Mandalası: var olmasını istediğimiz şeyleri hayatınıza çekebilmek, gerçekleştirmek için kağıdın tam merkez noktasından yola çıkarak dışa doğru çiziminizi gerçekleştiriniz.

·       *  Hayat Planını Gerçekleştirmek/ Gelecek Dilekler İçin Mandala: Örneğin gerçekleşmesini yürekten istediğiniz bir başarı, bir ödül bir ev satın almak için bile niyet ederek çiziminizi gerçekleştirin.




Temizlik-İyileştirme/Şifa—Tezahür Ettirme—Gelecek için Mandala uygulamanız için niyet ederken dikkat etmeniz en önemli husus şudur ki;
Evren “para” yı bilmez. Evren, şifa, bolluk, bereket, aydınlanma vb. kelimelerden anlamaktadır. Niyetinizde sıkça bu kelimeleri özen gösterin. Kalben niyet edin ve çiziminize odaklanak başlayın. Sonrasında, mandala günlüğü oluşturabilir ve kendi kişisel mandala serginizi bile oluşturabilirsiniz :) 

Mandalar hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız ve mandalaların gizemli-büyülü dünyasına giriş yapmak için Mandala Kişisel Gelişim ve Organizasyon çatısı altında Gülben Aykaç Gönülden in  düzenlediği atölyeleri takip etmenizi öneririm...

** Gülben Aykaç Gönülden, Mandala Atölyesi Eğitim Notları

** Mandalalar hakkında daha fazla bilgi edinmek için :  http://www.mandala.com.tr  adresini ziyaret edebilirsiniz...







    

17 Mayıs 2014 Cumartesi

YAS MEDİTASYONU


Kişinin ölümünün ardından, kaybın enerjisinin dönüştürüleceği aktif-dinamik süreç “yas”  olarak nitelendirilmektedir.  

Yaşamda her an bir şey kaybetmekte, yitirmekteyiz. Derin bir nefes alın ve şimdi tutun. Ne kadar nefesinizi tutabilirsiniz? 5 dakika -10 dakika-15 dakika??? En nihayetinde bırakmak zorunda kalacaksınız. Her şeyi ruhumuz hariç bir an bırakmak durumunda kalacağız.

Her ne yaşarsak yaşayalım ve deneyimleyelim, bedenimiz tüm deneyimlediklerimizin kaydını tutmaktadır. Zihinsel bir müdahale ile zihninizdeki birtakım travmaları iyileştirebilirsiniz. Peki ya bedeninizin enerji katmanlarında oluşan yara izlerini nasıl iyileştireceksiniz? 

Yas, kızgınlık/öfke, kaygı  gibi duygular birçok hastalığın yapı taşlarından yalnızca bir kaçıdır. Bu ve benzeri duygu durumlarını deneyimlediğimiz zaman yapabileceğimiz belki de en önemli şey; bu duyguları dönüştürmektir. İçselliğimize yapacağımız yolculukta kullanacağımız aracımız ise “meditasyon” dur.


  • YAS SÜRECİ NDE UYGULAYABİLECEĞİNİZ
                  “ İÇE DÖNÜŞ MEDİTASYONU**

UYGULAMA:

  • Kuyruk sokumundan başın tepesine değin uzun, dik bir omurga ile yerde bir minder üzerinde bağdaş kurarak ya da sandalye üzerinde her iki bacağınız birbirine paralel olacak şekilde (bacaklarınızı kalça mesafesinde açık tutunuz) rahat ve esnek bir şekilde oturunuz. Ve tüm dikkatinizi nefesinize yönlendiriniz.
  • Gözleriniz açık konumda olsun.
  • Burnunuzdan derin bir nefes alarak akciğerlerinizin (alt-orta-üst) bölümlerini tam olarak aktif hale getirin ve eş zamanlı olarak (Şekil-A) yı uygulayınız.
  • Şekil--A:::: Her iki kol dirsekten bükülü ve alt kollar bacaklar hizasında yeryüzüne paralel olacak şekilde konumlandırınız ve ellerin parmakları bir arada olacak şekilde avuç içleri gökyüzüne bakacak şekilde hizalandırınız.


                                                                                   Şekil-A


  • Şekil --B:::: Nefes verirken ağzınızı açınız ve dilinizi dışarı çıkarınız ( nefes verirken ağzınızı  dilinizin geçebileceği kadar açın ve dilinizi olabildiğince dışarı doğru çıkartın; bu çok önemlidir çünkü bilin dışı süreç aktif olmakla birlikte yas süreci nin dönüşümü hızlanmaktadır). Ve  eş zamanlı olarak her iki kolu dirsekten bükerek iç kollar üst bedene bakacak, dirsekler bacaklar ile paralel hizada olacak şekilde konumlandırınız . Avuç içleri bedene dönük ve her iki omuzu hizalayacak şekilde hafif bir “V” konumunda olsun.



                                                                     Şekil-B




  • Nefes alırken, dilinizi ağzının içine doğru çekin ve ağzınızı kapatın, derin bir nefes alarak Şekil-A konumuna geri dönünüz. Nefes verirken Şekil—B yi uygulayınız.


  •                Şekil-A







  •                                                                                                                                                                                                                                                                                                   




  •                                                                                                       Şekil-B

  • Bu şekilde 7 dakika boyunca uygulamanıza aktif bir şekilde nefes alıp vererek devam ederken; gözlerinizi açık tutarak sabit bir noktaya odaklanınız. İsteğe ve o anki ihtiyaca göre; size iyi geldiğine inandığınız rahatlatıcı hafif meditatif nitelikte bir müzik eşliğinde uygulamanızı yapılandırabilirsiniz.
  • 7. Dakikanın sonunda, derin bir nefes alın ve nefesinizi tutun. Dilinizin ucunu kıvırarak üst damağınıza bastırabildiğiniz en sert şekilde 20 saniye üst damağınıza baskı uygulayınız.  Ardından burnunuzda nefesinizi vererek, bu uygulamayı 2 kez daha tekrarlayınız. Toplamda 3 kez 20 saniye boyunca nefesinizi tutarak, dilinizin ucu ile üst damağınıza baskı uygulayarak, meditasyonunuzu tamamlayınız.  

Özge Genlik

Uzman Psikolog / Yoga Eğitmeni 


** Shannahoff-Khalsa, D. (2006). Kundalini Yoga Meditation: Techniques Specific for Psychiatric Disorders, Couples Therapy, and Personal Growth. W.W. Norton & Company. New York: London.

15 Mayıs 2014 Perşembe

“UYKUDAN UYANMA ZAMANI” TÜRK kÜLTÜRÜNDE "YAS" SÜRECİ-2




YAS;   ölümünün ardından, kaybın enerjisinin dönüştürüleceği aktif-dinamik süreç ise “yas” olarak nitelendirilmektedir.

Her varlık nasıl eşsiz ise;  YAS SÜRECİ DE HER BİR VARLIK İÇİN “BİRİCİK” “EŞSİZ” “ÖZEL” bir süreçtir.

Kaybedilen bir “eş”, “baba”, “çocuk”…. Olabilir. Ancak sadece bu kadar ile kısıtlı değildir. O kişiye atfedilen anlam yas sürecinin en önemli dinamiğini oluşturmaktadır.

Eş, baba, çocuk ; kayıp yaşamakta olan yas sürecinde olan kişi için ne anlama gelmektedir?  İşte yas süreci bu anlamın/anlamların dönüştüğü bir süreçtir.

Soma daki maden kazasında ölen işçilerinin her birimizin yaşamlarında bir anlamı var. Şimdi bu anlam üzerine çalışma zamanıdır.

Yas, bir patoloji değildir. Yas; kişinin kendi varlığı ile bulutluğu en özel süreçlerden yalnızca birisidir.

Yas, derin bir kederdir, Öyle ki; uykularınız düzensizleşir, yemek yemek sadece hayatta kalabilmek için gerçekleştirilen bir eylem haline dönüşür, sürekli ağlamak istersiniz ya da gözyaşları boğazınızda bir düğüm oluşturur, konuşamazsınız, konuşsanız da kimsenin sizi anlayamayacağını düşünürsünüz, tüm dünya önünüze serilse artık hiçbir şeyin bir anlamı kalmamıştır. Anlatmak, haykırmak istersiniz fakat o kadar derin bir acıdır ki; bu acıyı ancak derin bir sessizlik anlatabilir bazen….

İşte bu nedenlerdir ki; derin acılar yaşamış insanlar hayata hep gülümseyen insanlardır.  En çok gülen ve diğer insanları her daim hayata karşı gülmeye teşvik eden insanlardır çünkü artık onlar perdenin arkasındaki gerçekliği görebilenlerdir. Dünya hayatının bir oyundan ibaret olduğunun bilince olan ender insanlardandır. 

Bu açıdan yas süreci, aydınlanmayı da beraberinde getirmektedir.  Yas süreci uykudan uyanma sürecidir.

Soma da yaşanan olaylara bir de bu açıdan bakalım; “Soma da yaşanan maden kazası ve yaşamlarını yitiren insanlar, bizlere ne anlatmak istediler? “  Siz bu olaydan ne öğrendiniz?

Bu ve benzeri soruları sorun kendinize, yanıtlar gelecek. Dünya gezegeni hızla bir dönüşüm sürecine girmiş bulunmaktadır. Daha da karanlık bir süreç yaşacağız. Çok daha derin acılara gebe şu anda Dünya, bunu her aldığım nefeste hissediyorum, gözlerimi her kapadığımda görüyorum. Ya sizler??

Sizler de en derinlerde bir yerlerde biliyorsunuz, hızla sona doğru gidiyoruz. Peki ne için? Yeni bir başlangıç yapmak için.

Işık, karanlıktan her zaman çok daha güçlüdür. Bu nedenle hiçbir şeyi karartmayın, aksine aydınlatın, her yer ışık olsun…

Dünya üzerindeki hiçbir frekans “SEVGİ” DEN daha hızlı titreşmemektedir.

Sevgi de bir olun, bunun için ışığa yürüyün, aydınlatın önce kendinizi.

Önce kendiniz ile buluşun, bırakın diğerlerinin ne dediklerini,  “ben kimim? sorusunun cevabını bulmak zorundasınız. Tabi illüzyondan çıkmak gerçeklikle temas etmek istiyorsanız!

Kendiniz ile buluştuğunuzda zaten “sen-ben” in olmadığını göreceksiniz.

İnanıyorum ki , bir gün bir an her varlık görecek….

 

Sevgiyle,

Özge Genlik


ŞU AN NEREDEYİZ? TÜRK KÜLTÜRÜNDE “YAS” SÜRECİ -1


11 Nisan 2014 tarihinde Bursa da gerçekleştirilen 18. Ulusal Psikoloji Kongresinde, kültürümüzde nasıl “yas” tuttuğumuza ilişkin sözel bir bildiri sunumu gerçekleştirmiştim.

Sunuma başlamadan önce salonda yer alanların biliş seviyesini tespit etmek ve ona uygun konuşmamı şimdi ve burada zemininde yapılandırabilmek amacı ile bir soru yönelttim.

Soru şu idi:

A) “Şu anda burada kimler ölümlü birer varlık   olduğunun düşünmekte ve algılamakta?

B) Şu anda kimler burada ölümsüz birer ruhani varlık olduğunun bilincinde?

Salonda sunumumu dinlemek üzere bulunan kişilerin yaklaşık %85’i ; ÖLÜMLÜ bir varlık olduklarını düşünmekte ve sadece bir kez dünyaya geldiklerini, belirli bir yaşa geldiklerinde öleceklerini ve yaşamın son bulacağını düşündüklerini ve bu düşünceye inandıklarını belittiler.

O an hissettiğim duygular sırası ile ::: “şok”,-- “üzüntü”- “kaygı” .        Çünkü Ulusal bir kongrede sunum yapıyorum bu şu demek oluyor; dinleyicilerin hepsi psikoloji alanında kendilerini ifade edici çalışmalar üretmekte.. çok uzatmayacağım ancak yaşamın sadece bir ömür ile sınırlı olduğunu düşünen bir psikolog karşısındaki danışanını nereye kadar taşıyabilir sorusunun cevabını kendi içselliğimde halen aramaktayım. Belki başka bir yazımda bu konuya biraz daha açıklık getiririm.

 

Konuşmamı sürdürürken şunu söyledim::: “Türk milleti genel olarak ‘geçmiş odaklı’ düşünen ve analizlerini geçmiş zemininde şekillendiren bir biliş yapısına sahiptir.  Bugün bu dediğimin ne anlama geldiği daha açık ve net sanırım...

Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşamakta olan her vatandaş KRİZLER/ TRAVMALAR yolu ile DEĞİŞİM ve DÖNÜŞÜM geçirmektedir. Yani ACI yolu ile öğrenmeye programlanmış zihin yapıları mevcuttur.

Peki SEVGİ yolu ile öğrenmek mümkün değil mi? Elbette mümkün. Nasıl?  Tüm varlılar kendi sorumluluklarını üstlenerek önce sağlıklı bir şekilde “BEN” DEMEYİ idrak ederse ardından “BİR” liğe giden yolda bir adım atabilir.

Sorumlukların sürekli “suçlama” yolu ile diğer bir anlamda kendi içselliğinizdeki “olumsuz/kötü” ben’i bir başkasının benliğinde aynalayarak konuşmaktan, düşünmekten, hissetmekten özgürleştiğimizde çok yol kat edeceğiz, çok…


Sevgiyle,
Özge Genlik
Uzman Psikolog

14 Nisan 2014 Pazartesi

KAINATIN TÜM SIRLARI VE GERÇEKLERİ ELLERİMİZİN ÖZÜNE MÜHÜRLENMİŞTİR...


MUDRA SÖZCÜĞÜ NE ANLAMA GELMEKTEDİR ?

Sanskrit kökenli olan “mudra” sözcüğü; dilimizde : mühür, sembol, manevi jest,parmakların duruşu vb. anlamlarında kullanılmaktadır. Mudralar; bedenimizin, zihnimizin ve ruhumuzun gizli kodlarıdır. Mudralar, herhangi bir ruh halini, tavrı ve algıyı dönüştürmek için aynı zamanda konsantrasyonu ve bilinci derinleştirmek amacı ile uygulanan ellerin ve el parmaklarının özel hareketleri, duruşlarıdır. Bireysel bilincin, evrensel bilinç ile “bir” olması sürecindeki en temel ışıklardan birisi; mudra uygulamalarıdır.

Kainatın tüm sırları ve gerçekleri  ellerimizin özüne mühürlenmiştir


Mudralar, belki çoğu zaman farkında olmasak da hayatımızın çok önemli bir parçasıdır. Enerji seviyemizi düzenlemek ve dengede tutabilmek için ellerimizin iyileştirici gücünden her zaman yararlanmaktayız.
Dokunma duyusu, beynimize en hızlı iletilen duyularımızdan birisidir. Ellerimizdeki dokunma reseptörlerinin sayısı 17.000 civarındadır. Parmak uçlarımızdaki reseptörlerin dağılımı ise santimetre başına 2500 adet reseptör konumlanacak şekilde yerleşmiştir. Bu şu anlama gelmektedir ki; parmak uçlarımız, bedenimizin birçok bölgesinden daha fazla enerjiakımı içermektedir. Dolayısı ile parmak uçlarımız ile oluşturacağımız çeşitli mühürler sayesinde beynimizdeki ilgili bölgeyi en hızlı şekilde uyarabiliriz ve algılarımızı bilincimizi istediğimiz gibi yönetebiliriz. Örneğin, istediğimiz an daha iyi konsantre olabilmek için uygun mudrayı kullanarak konsantrasyon becerimizi geliştirebiliriz. Kulağa nasıl geliyor? Harika değil mi? Sadece parmak uçlarımızdaki enerjiyi doğru şekilde, istediğimiz beden bölgemize yönlendirerek daha olumlu, motive, neşeli, güvenli hissedebilirsiniz.


Mudra; zihnimizin ve bilincimizin efendisidir…


Mudralar; yoga çalışmalarının asana (yoga duruşları/pozları) bölümünün, pranayama(nefesin ritmik kontrolü) bölümünün, meditasyon ve derin gevşeme bölümlerinde beden duruşları, nefesler ve konsantrasyon eşliğinde uygulanabileceği gibi sadece el mühürleri olarak konsantrasyon ve imgeleme tekniklerinin yardımı ile tek başına da uygulanabilmektedirler. Hatha Yoga Pradipika’ya göre; mudra(el mühürleri) uygulamaları, yogadan bağımsız bir çalışma alanını içermekte ve “yoganda” 
ismi ile nitelendirilmektedir.Hatha Yoga’ya göre mudra; “erkeklik tohumunu “hareketsizleştirmek” amacıyla pranayamanın ve yoğunlaşmanın bir arada uygulandığı bir beden duruşu” olarak nitelendirilmektedir.

MUDRA UYGULAMALARINA YÖNELİK 
BİLİMSEL ÇALIŞMALAR

Pennsylvania ve Kalifornia Üniversitelerinin mudralar üzererine yapmış oldukları bilimsel araştırmalar ve Yogi Bhajan ın , kendisinin yetiştirmiş olduğu Mudra öğreticileri olan Kritan Kriya ve Sabrina Mesko nun öğrencileri ile mudralar üzerine yaptıkları çalışmaların sonuçlarına göre; düzenli mudra uygulamaları:


* Kısa süreli hafızada kapasitesinde artış
*Bilişsel fonksiyonlarda artış,

*

Stres düzeyinin azalması;                      gibi olumlu bilişsel ve duygusal gelişmelerin
kaydedildiği öne sürülmüştür ( Weintraub, A. (2012). Yoga Skills for Therapist (ss.114).
Yoga Terapi Avustralya Enstitüsünde yapılan, tek değişken desenli araştırmada, sırt ve eklem ağrıları, kulak çınlaması, alerjisi ve yorgunluk semptomları olan kişilere düzenli periyotlarla 6 hafta boyunca uygulayacakları hasta mudra (el jesti/mühürü) alıştırmaları verilmiştir. Ve araştırma grubunda yer alan deneklerin hasta mudra (el jesti/mühürü)uygulamalarını istedikleri yer ve zaman diliminde uygulayabilecekleri bildirilmiştir.
Araştırma sonuçlarına göre:

Eklem ve sırt ağrılarında % 20.6 oranında azalma,

Kaygı düzeyinde % 20.5 oranında azalma,

Sakinlik duygusunun % 28.6 oranında artış,

Uyku düzenin  kalitesinde %19 oranında artış               saptanmıştır  (Blashki, H., Grad Cert, Y. T., Tribe, K., Grand Dip, M. T., 2008; Weintraub, A. (2012). Yoga Skills for Therapist )  

Sadece 6 hafta boyunca her gün düzenli uygulanan hasta mudraların (el jestleri/mühürleri) sağlık düzeyindeki etkileri dikkat çekicidir. Üstelik denekler; elmühürlerini yoga çalışmalarının içerisinde değil; televizyon izlerken, kitap okurken, seyahat ederken ve arkadaş sohbetleri süresince uygulamaları, mudraların her yerde, her zaman ve düzenli uygulanmaları sonucunda iyileştirici niteliklerine yönelik önemli bir veri niteliğini taşımaktadır.

MUDRA UYGULAMA YÖNERGELERİ
.


Mudra Uygulaması NEREDE Yapılmalı?
Mudralar özümüze doğru yaptığımız yolculuğun en önemli parçalarından yalnızca biridir. Dolayısıyla, mudra uygulamalarınızı sessiz, sakin ve size özel bir alanda uygulamanız, mudraların etkisini ve enerjisini hissetmenizi ve algılamanızı daha kolay bir hale getirecektir. Ancak mudra pratiğinizi her zaman sakin, sessiz ve size özel bir alanda uygulama şansınız olmayabilir, bu durumda zihin gücünüzden destek alarak kendi içselliğinizde sessizliği, sakinliği oluşturabildiğiniz her an, her yerde mudra uygulamalarınızı yapabilirsiniz.
.

Mudra Uygulaması NASIL Yapılmalı?
Mudra uygulamaları sürecinde kendinizi en rahat hissettiğiniz bir pozisyonda uygulamanız önerilmektedir. Bir sandalyede, bir koltukta, yerde bir minder ya da battaniye üzerinde, meditasyon pozisyonunda, yatarken, yürürken;  mudra uygulamanızı gerçekleştirebilirsiniz. Mudra uygulamanız sırasında dikkat edeceğiniz önemli hususlar :
Otururken; omurganızın kuyruk sokumuzdan başınızın tepesine değin mümkün olabildiğince dik bir pozisyonda olması,
 Ayakta ya da oturuyor iseniz, her iki ayağınızın kalça mesafesi açıklığında aynı yöne doğru konumlanması;
Yürüme eylemi sırasında ise adımlarınızı kendi biyoritminize uygun bir şekilde sakince atmanız,
Bedeninizin ve zihninizin rahat, sakin olması,
vücudunuzdaki enerji akışının rahatça tüm bedeninizde dolaşabilmesi ve mudraların (el jestleri/mühürleri) etkisini güçlü bir şekilde tam performansı ile gösterebilmesi için en önemli detaylardır. 

.

Mudra Uygulaması NE ZAMAN Yapılmalı?
Kendi öz enerji potansiyeliniz ile ne zaman temasa geçme hissiyatı duyumsuyorsanız o zaman mudra uygulamanızı yapabilirsiniz. Mudra uygulamasının ne zaman yapılacağı kişiye özeldir. Ne zaman ihtiyaç hissederseniz o zaman uygulama için doğru zamandır. Duygular ve sezgiler çoğunlukla  gitmeniz gereken yönü işaret etmektedirler, iç sesinize kulak verin yeter.
Meditasyon sürecinde mudra uygulaması yapacaksanız, sabahın erken saatleri yada gece uyumadan önce,  günün diğer saatlerine göre daha iyi bir zamanlama olacaktır.
Mudra uygulamanızdan en az iki saat önce yemek yeme işleminizi sonlandırmanız gerekmektedir. Aksi halde enerjinizin büyük bölümü sindirim işlemi için harcanacağından mudra uygulamanızdan beklediğiniz sonuçları kısa sürede almanız güçleşecektir.
.

Mudra Uygulaması NE KADAR SIKLIKLA Yapılmalı?
Mudraların uygulanma süresinin bir sınırı olmamakla birlikte, en çok dikkat edilecek husus; kendi ihtiyaçlarınızı göz önünde bulundurarak seçeceğiniz bir ya da birden fazla mudrayı düzenli olarak aynı sıralama ile her gün, günün aynı saatinde uygulamaya özen göstermenizdir. Mudraların etkisinin bedeninizde, zihninizde ve ruhunuzda filizlenebilmesi,mudralara başvurduğumuz ve şifa bulması için niyet ettiğimiz konu ya da durum ile doğrudan bir ilişki içersindedir. Akut rahatsızlıklarda, mudraların etkisi; kronik bir rahatsızlığa oranla daha kısa sürede hissedilecektir.
.

Mudra Uygulaması NE KADAR SÜRE İle Uygulanmalı?
Mudra uygulamalarının ilk günlerinde bir mudrayı uygulama süreniz en az üç dakika ila ondakika arasında olmalıdır. Düzenli uygulamalarınızla, kendi içsel sesinize de kulak vererek, her hafta iki dakika daha uygulama sürenize ekleyebilirsiniz. Kronik rahatsızlıkların tedavisine yardımcı olabilmek adına bir mudra uygulaması yapılacak ise otuz ila kırkbeş dakikalık düzenli bir şekilde uygulanan mudranın etkisi daha kuvvetli ve güçlü bir şekilde hissedilecek ve şifa niteliğine bir uygulama yapılandırılacaktır.



                          MUDRA UYGULAMALARININ YARARLARI
1.

Yaşam enerjiniz dengelenir ve olağanüstü deneyimler ve tecrübe etmeye başlayabilirsiniz.
2.

İç dünyanızda sıklıkla huzur, sukünet, barış, merhamaet ve mutlulukhissiyatlarını çoşku ile deneyimleyebilirsiniz.
3.

Kundalini yoga çalışmalarında uygulanan mudraları uygulamanız sonucunda kozmik enerji ile “bir”olma deneyiminiz için iyi bir zemin oluşturabilirisiniz.
4.

Yaşam enerjiniz yükselir, canlanır ve bedensel-zihinsel-ruhsal olarak kendinizi daha enerjik canlı hissedebilirsiniz.
5.

Yaşam enerjinizi daha dengeli kullanmayı öğrendiğinizde birçok ruhsal ya da bedensel rahatsızlıkların ağrı ve acılarının azaltılmasında mudraların şifa gücünden yararlanabilirsiniz.



1.     BHUMİSPARSHA MUDRA (Aydınlanma Mudrası)




Evrensel ilahın kudreti ve özü yeryüzünde tezahür etmiş her şeyde mevcuttur. Her birimiz “Bir” iz. Bütün kutsal öğreti ve dinlerin ortak olarak vurgulamak istedikleri; her varlığın sonsuzluk okyanusunda uzanan tek “Bir” den tezahür etmiş olduklarıdır. Her birimiz büyük bir bütünün en değerli, biricik parçalarıyız. Bunu en iyi açıklayan ve sembolize eden mudra ise; Bhumisparsha ‘dır.

Efsaneye göre; “Buda meditasyon yaparken, tensel arzuların ilahi Mara, Buda nın zihnini bulandırmaya, karıştırmaya çalışıyordu. Buda’nın kulağına şöyle fısıldadı: ‘Sen üzerinde oturduğun toprağı bile hak etmiyorsun’. Bunun üzerine Buda; sağ elinin parmakları ile üzerinde oturmakta olduğu toprağa dokunarak; yapılan birçok iyilikler nedeni ile yeryüzünde bulunmaya hakkı olduğunu, yeryüzü ilahına göstereceğine dair yemin etti.
Bu efsane; bir kişi şayet aydınlanma yolunda ilerlemek istiyor ise benliğinin olumsuz yönlerinden sıyrılarak, herkes ile “bir” olduğunu idrak etmesinin önemini vurgulamaktadır.

Uygulama:

Sol kolunuzu, dirseğinizden bükerek elinizin sırtını yavaşça sol uyluğunuzun üzerinde konumlandırınız. Sol avuç içiniz gökyüzünü işaret ediyor olsun ve sol elinizin parmakları birbirine paralel bir biçimde sağ yönü işaret ediyor olsun. Sağ kolunuzu gövdenin önünden yeryüzüne doğru açılıp esnemeye davet ederken, sağ elinizin parmak uçları ile yeryüzüne temas ediniz.

Yararları:

ü  Sukuneti-huzur, şükür gibi olumlu duyguların tezahürünü arttırıcı niteliği bulunmaktadır.

ü  Düzenli uygulama ile kişinin bireysel bilinci genişlemekte, farkındalık seviyesi artmaktadır.

     APAN MUDRA ( Enerji Mudrası)



Karaciğer ve safra kesesi enerjilerini dengeleyici niteliğe sahip; içsel dünyamızda güven-canlılık-arınma ve irade gücümüzü güçlendiren, zihinsel ve fiziksel sağlık mudrasıdır.
Uygulama:
Her iki elinizi avuç içleri gökyüzünü gösterecek şekilde konumlandırın. Orta-yüzük ve baş parmaklarınızı eş zamanlı olarak bükerek avuçlarınızın orta noktasında, parmaklarının uçlarını bir araya getirerek hafifçe dokunun. Diğer parmaklarınızı (işaret-küçük/serçe parmaklar) açıp uzatınız.


        Yararları:
ü  Atık ve zehirli maddelerin bedenden sağaltımını gerçekleştirmektedir.
ü  İdrar yolu sorunlarını iyileştirici etkisi bulunmaktadır.
ü  Özgüven enerjisinin geliştirilmesine yardımcı olmaktadır.

ü  İmgeleme becerisi gelişmektedir.


1.      MANIPURA ÇAKRA (KARIN ÇAKRASI) CANLANDIRICI MUDRA







           Uygulama:
Dik, esnek, sabit ve rahat bir omurga ile oturun ve nefes alıp verişlerinize dikkatinizi yönlendirirken. Kollarınızı göğüs hizasına doğru davet edin ve dirseklerden bükerek ellerinizi baş hizasında konumlandırınız. Avuç içleriniz gövdenizin ön yüzü düzleminde açık bir şekilde karşıyı gösteriyor olsun. Her iki elinizin parmakları gökyüzünü işaret ederken, baş parmaklar hafif bir rotasyon ile uç kısımları kulaklarınızı işaret edecek şekilde konumlanıyor olsun. Diğer dört parmağınızı birbirine paralel ve bir arada konumlandırınız.
Solunum: kısa, hızlı bir şekilde karın nefesi uygulayın.

Süre: 3-4 dakika

Odak Noktası: İçsel odağınızı karın bölgenize yönlendiriniz.

MUKAVEMET HİSSİNİ GÜÇLENDİRİCİ MUDRA
(Mudra for Strength)







Uygulama:

Dik, esnek, sabit ve rahat bir omurga ile oturun ve nefes alıp verişlerinize dikkatinizi yönlendirirken, kollarınızı dirseklerden bükerek kalp hizasında konumlandırın, avuç içlerinizi birbiri ile buluşmaya davet edin. Kalp hizasında her iki elinizin parmaklarını paralel hizada Güneşin ışınları gibi birbirinden ayrıştırarak, açın. Parmak uçlarınızı birbirine değdirin. Özellikle, yüzük ve küçük/serçe parmak uçlarınızı bir arada tutarken güçlü bir şekilde parmak uçlarınızı birbirine bastırın.

Solunum: çok uzun, derin ve yavaş
Süre: 3-4 dakika
Odak Noktası: İçsel odağınızı kalp bölgenizde yoğunlaştırınız.


KAYNAKÇA


Darga, İ. (2012). Yıldızlarla Duruş. İstanbul: Destek Yayınevi

Hirschi, G. (2004). Mudras. Yoga in Your Hands. İzmir: Dönüşüm Yayıncılık

Manaf, A. (2013). Yoga Pranayama Nefes Sanatı. İstanbul: Gala Yayıncılık

Manaf, A. (2011). Yoga Dhyana Meditasyon. İstanbul: Gala Yayıncılık

Mesko, S. (2013). Mudra Therapy. America: United States

Mesko, S. (2013). Healing Mudras. America: United States

Öner, Ç. (2013-2014). 200 Saat Yoga Eğitmenlik Eğitimi Kitapçığı

Saraswati, S. S. (2008). Asana Pranayama Mudra Bandha. India: New Delhi

Weintraub, A. (2012). Yoga Skills for Therapists. New York: London