Rivayete göre, yaşlı ve fakir bir kadın çöpler arasında parlak bir şey bulmuş fakat yaşamında daha önce hiç bu kadar ihtişamlı ve parlak bir şey göremediği için bulduğu objenin ne olduğunu anlayamamış. Ancak parlak bir obje olduğu için onu bir kuyumcuya götürüp vermiş ve karşılığında 2 adet tahta kaşık almış.
Meğer bu bulduğu parlak obje elmasmış ! Tabi elmas meşhur olmuş ve adı da "Kaşıkçı Elması" olarak nitelendirilmiş.
Kadın yaşamında belki de bulup bulabileceği en değerli şeyi çok ucuza satmış ve karşılığında çok mutlu olmuş. Bizlerde yaşamımızı tek bir maddesel hedef üzerine odaklayarak (ev almak, araba almak vb.) en değerli zamanımızı satmıyor muyuz? Ne uğruna? Bir düşünelim...
Elması iki adet kaşık karşılığında satan kadının zarar ettiğini düşünüyoruz ve onun adına üzülüyor belki de ne kadar da safmış diyoruz... Ancak yanılıyoruz mutlu hissetmeyen aslında bizleriz çünkü kendi zeminimizden konuşuyoruz, muhtemelen kadın çok mutluydu ve kaşıkları aldığına sevinmişti.
Altınlar ya da kaşıkçı elmesının dışarıdan görünen ihtişamının ne kadar önemi olabilir? Yaşam içerisinde hissedilenlerden daha önemli olamaz. Başkalarının sizin elinizde gördükleri zenginliklerle değil, siz içinizde hissettiklerinizle, yaşadığınız mutluluklarla zenginleşebilirsiniz ...
Yaşam fırça darbelerinden oluşan resimler gibi anlık duygulardan oluşur. Sadece şu an vardır, şu an mutlu hissediyorsanız o an kutsaldır, sevgiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder