Hayat, sen
planlar yaparken başına gelenlerdir...
Yaşam
döngümüzde yol alırken hayaller kurar, bu hayallerin üzerine planlar inşa
ederiz. Ancak bazen bizim kontrolümüz dışında gelişen psikolojik depremler sonucu inşa ettiğimiz planlar yerle
bir olabilir.
*Kontrolünüz
dışında gelişen olay ve durumlara yönelik tepkileriniz nasıl şekilleniyor?
*Belirsizliğe
tahammülünüz nasıl?
*Kendi
kendinize ne kadar tahammül edebiliyorsunuz?
Dünyamızı
kendi öz kaynaklarımızı bilerek yavaş yavaş yok ediyoruz bir gün belki de Dünya
gezegeninden başka bir gezegende yeni bir yaşam düzeneği oluşturabiliriz. Bu
hızla hiçbir şekilde bilincimizi dönüştürmeye niyet etmeden devam edersek Dünya
gezegeninden farklı bir gezegende koloni oluşturmak sadece bilimkurgu
filmlerinin senaryosu olmaktan çıkarak gerçekten deneyimleyeceğimiz bir sürece
işaret etmekte…
Dünyadaki hayatından vazgeçmek ister
misin?
Diyelim ki,
Dünya gezegeninden farklı bir gezegende koloni oluşturuluyor ve bu gezegene
gidiş süresi 120 yıl. Sizin yaşamsal fonksiyonlarınızı bütünüyle canlı tutacak
bir kapsülün içerisinde uyutacaklar ve yeni gezegene varmadan 4 ay önce yeni
gezegenin yaşamsal koşullarına uyum sağlayacak birtakım dersleri öğrenmek için
uyandırılacaksınız. Siz böyle bir süreci deneyimlemek ister misiniz? Nefesinizi
bütünüyle özgür bırakın ve şimdi yeni taze güzel bir nefes alın ve nefesinizi
özgür bırakırken göz kapaklarınızı gözlerinizin üzerine doğru yavaş yavaş
nefesinizin ritminde kapanmaya davet ederken, zihninizde 120 yıl boyunca bir
kapsülün içerisinde uyumayı ve yeni hiç bilmediğiniz bir gezegende var olmayı
gözünüzün önünde canlandırın.
*Bu düşünce
sizde nasıl duygular uyandırıyor?
*Bedeninizde
neler duyumsuyorsunuz?
Morton
Tyldum un merceğinden Uzay Yolcuları filmi, bizlere hiçbir şeyin tesadüf
olmadığını, herşeyin nasıl da birbiri ile sıkı sıkıya bağlı olduğunu muazzam
yıldızların eşlik ettiği harika bir serüvende aktarıyor.
Avalon
isimli uzay gemisinde 120 yıl sürecek bir yolculuğa baş koymuş 5000 kişi Homestead
II adı verilen yeni bir koloni oluşturmak üzere yıldızların arasında hızla yol
alırken filmdeki iki ana karakter, Jim Preston (Chris Pratt) ve Aurora Dann
(Jennifer Lawrence) ise benliklerinin en derinliklerine doğru bir yolculuğa
uzanmaktadırlar.
Filmde uzay gemisi Avalon, bir meteora çarpması
sonucunda yara alır ve birtakım teknik donanım arızalarının tetikleyicisi olur.
İlk olarak Jim Preston ismindeki yetenekli tamircinin kapsülü Homestead II ye
varmalarına 90 yıl kala açılır. Erkenden uyanan Jim, öncelikle deneyimlediği bu
kendisine göre talihsiz olayı kabullenmek istemez. Yetkilelere mesaj iletmeye, kapsülünü
onarmaya, mürettebattan birilerini uyandırmaya çalışır ancak tüm sesini duyurma
çabaları sonuçsuz kalır. Yeni evine varmasına 90 yıl kala uyanmıştır ve kendisine kendisinden başka yardım
edebilecek birisi yoktur. Harikulade olanaklara sahip olan ışıl ışıl uzay
gemisinde yıldızların arasında yaşamı
sonlanacaktır, bu kaçınılmaz sona doğru yürürken tek iletişim kurduğu kişi
Arthur adındaki samimi android barmendir. Arthur onun duygularını anlayamasa da
en azından düşünsel zeminde paylaşımda olabileceği bir yoldaş olmuştur,
kendisine.
İLİŞKİLER, YAŞAMIN ÖZÜDÜR...
Dünya gezegenine merhaba demeye hazırlanırken ana
rahmindeki ilk duygudaşlığımızı gerçekleştiren organımız bir diğer eşimiz olan
plasentamızdır. Dünya gezegenine merhaba dedikten sonra bir bebeğin sadece
fizyolojik ihtiyaçları giderilse ve duygusal olarak herhangi bir bağ
oluştulmazsa o bebek büyüyemez aynı zamanda gelişemez ve en nihayetinde ölür.
Kendimizi ancak bir diğerinin aynasında görür, tanır ve büyümeye-gelişmeye
yönelik zemin oluştururuz. Bizleri harekete geçiren duygularımızdır.
Duygularımızı anlamlandırabilmemiz için ise daima bir diğerinin varlığına
ihtiyacımız vardır. Filme geri dönecek olursak karizmatik ve yetekli tamircimiz
Jim tek başınalığa ancak 1 yıl tahammül edebiliyor. Kendi iç sesi ile sürekli
diyalog halinde olan Jim in yavaş yavaş kendi öz bakımını dahi bırakarak kendinen
adım adım vazgeçisini yaşamdaki varoluş amacını sorgularken bedenini terk etmek
istediğini ancak kendisinden vazgeçmeye henüz hazır olmadığı anlara şahit
olurken. İçten içe varoluşunun bir nedeni olduğunu ve eğer erken uyanmışsa
bunun bir amaca hizmet edeceğine dair inancını gözlemliyoruz. Ve Jim, yaşam
sürecini tek başına tamamlamak istemediğine karar vererek güzel yazar Aurora
Dunn (Jennifer Lawrence) ın kapsülünü bozarak, kendisini uyandırır.
Aurora, Jim e göre daha hırslı ve inatçı bir
karakter örüntüsü sergilerken o da 90 yıl önce uyanmasını şiddetle red eder
ancak sonrasında gidilecek, varılacak bir yer olmadığı hissiyatı onun yaşamını
yeniden gözden geçirmesine vesile olur.
GİDİLECEK VE VARILACAK BİR YER YOK
Gerçeklikte varacağımız bir son durak olmadığı
nihai gerçeğiyle yüzleşen her özgür birey yaşamının her anının kıymetini
bilerek ve sevgiyi yaratarak yaşam yolculuğunda ilerler.
Filmdeki cesur ve bilge karakterlerimizin de kendi
kontrollerinde olmayan bir olayın gelişmesi beraberinde öncelikle herşeyi red
etme yönündeki tepkileri beraberinde getirdi;” hayır bu olamaz, bu benim başıma
gelmiş olamaz, herşey benim kontrolümdedir, ben hayatımı yönetirim…”vb. bugüne
değin olşuturdukları zihinsel illüzyonlar bir bir buharlaşırken yaşamı olduğu
gibi kabul ederek teslimiyeti yıldızların arasında deneyimlediler.
Bizler de bu dünya da çok önemli, değerli ulvi bir
görev için var oluyoruz ancak bu görevi çabalayarak, kendimizi olmadığımız
birisi gibi olmaya zorlayarak, haddindan fazla kendimizi yorarak ve hırpalayarak
gerçekleştiremeyiz. Sadece olanı olduğu gibi kabul ettiğimiz an ışıldamaya
başlarız. Sonrasında sadece çabasız eylemler içerisinde o ışığın izini sürmemiz
yeterlidir.
Jim ve Aurora cesaret ve sevginin ışığında eşsiz
bir takım oluşturdular ve yıldızların arasındaki yolculuklarında yok olmaya
sürüklenen uzay gemisini onararak uyanışlarının gerçek sebebini yerine getirdiler.
Varoluşlarını bütünü ile kabul ederek, huzur ile
kendilerine kalplerinin ışığında eşsiz bir yaşam yaratmayı seçtiler.
Yaşadığımız her anı sevginin şefkati ile
güzelleştirmek bizim seçimimizdir. Nerede olursak olalım daima evimizdeyizdir. Her
yer evimiz, yuvamızdır. Mühim olan o anı elinizdeki koşullar dahilinde en
muhteşem şekli iledeneyimlemeyi seçmektir.
Siz her an düşüncelerinizle ilmek ilmek bir yaşam deneyimi ördüğünüzün farkında mısınız? Ve oluşturduğunuz mevcut bedeninizdeki yaşam deneyiminizi nasıl deneyimlemeyi seçiyorsunuz?
Özge Genlik
Uzman Psikolog
Vesta77 Psikolojik Dönüşüm ve Yaşam Akademisinin Kurucusu
www.vestaakademi.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder