17 Ocak 2017 Salı

HERŞEYİN BİR SEBEBİ VAR...


Hayat, sen planlar yaparken başına gelenlerdir...

Yaşam döngümüzde yol alırken hayaller kurar, bu hayallerin üzerine planlar inşa ederiz. Ancak bazen bizim kontrolümüz dışında gelişen psikolojik  depremler sonucu inşa ettiğimiz planlar yerle bir olabilir.

*Kontrolünüz dışında gelişen olay ve durumlara yönelik tepkileriniz nasıl şekilleniyor?
*Belirsizliğe tahammülünüz nasıl?
*Kendi kendinize ne kadar tahammül edebiliyorsunuz?

Dünyamızı kendi öz kaynaklarımızı bilerek yavaş yavaş yok ediyoruz bir gün belki de Dünya gezegeninden başka bir gezegende yeni bir yaşam düzeneği oluşturabiliriz. Bu hızla hiçbir şekilde bilincimizi dönüştürmeye niyet etmeden devam edersek Dünya gezegeninden farklı bir gezegende koloni oluşturmak sadece bilimkurgu filmlerinin senaryosu olmaktan çıkarak gerçekten deneyimleyeceğimiz bir sürece işaret etmekte…

Dünyadaki hayatından vazgeçmek ister misin?

Diyelim ki, Dünya gezegeninden farklı bir gezegende koloni oluşturuluyor ve bu gezegene gidiş süresi 120 yıl. Sizin yaşamsal fonksiyonlarınızı bütünüyle canlı tutacak bir kapsülün içerisinde uyutacaklar ve yeni gezegene varmadan 4 ay önce yeni gezegenin yaşamsal koşullarına uyum sağlayacak birtakım dersleri öğrenmek için uyandırılacaksınız. Siz böyle bir süreci deneyimlemek ister misiniz? Nefesinizi bütünüyle özgür bırakın ve şimdi yeni taze güzel bir nefes alın ve nefesinizi özgür bırakırken göz kapaklarınızı gözlerinizin üzerine doğru yavaş yavaş nefesinizin ritminde kapanmaya davet ederken, zihninizde 120 yıl boyunca bir kapsülün içerisinde uyumayı ve yeni hiç bilmediğiniz bir gezegende var olmayı gözünüzün önünde canlandırın.
*Bu düşünce sizde nasıl duygular uyandırıyor?
*Bedeninizde neler duyumsuyorsunuz?

Morton Tyldum un merceğinden Uzay Yolcuları filmi, bizlere hiçbir şeyin tesadüf olmadığını, herşeyin nasıl da birbiri ile sıkı sıkıya bağlı olduğunu muazzam yıldızların eşlik ettiği harika bir serüvende aktarıyor.

Avalon isimli uzay gemisinde 120 yıl sürecek bir yolculuğa baş koymuş 5000 kişi Homestead II adı verilen yeni bir koloni oluşturmak üzere yıldızların arasında hızla yol alırken filmdeki iki ana karakter, Jim Preston (Chris Pratt) ve Aurora Dann (Jennifer Lawrence) ise benliklerinin en derinliklerine doğru bir yolculuğa uzanmaktadırlar.
Filmde uzay gemisi Avalon, bir meteora çarpması sonucunda yara alır ve birtakım teknik donanım arızalarının tetikleyicisi olur. İlk olarak Jim Preston ismindeki yetenekli tamircinin kapsülü Homestead II ye varmalarına 90 yıl kala açılır. Erkenden uyanan Jim, öncelikle deneyimlediği bu kendisine göre talihsiz olayı kabullenmek istemez.  Yetkilelere mesaj iletmeye, kapsülünü onarmaya, mürettebattan birilerini uyandırmaya çalışır ancak tüm sesini duyurma çabaları sonuçsuz kalır. Yeni evine varmasına 90 yıl kala uyanmıştır ve kendisine kendisinden başka yardım edebilecek birisi yoktur. Harikulade olanaklara sahip olan ışıl ışıl uzay gemisinde  yıldızların arasında yaşamı sonlanacaktır, bu kaçınılmaz sona doğru yürürken tek iletişim kurduğu kişi Arthur adındaki samimi android barmendir. Arthur onun duygularını anlayamasa da en azından düşünsel zeminde paylaşımda olabileceği bir yoldaş olmuştur, kendisine.

İLİŞKİLER, YAŞAMIN ÖZÜDÜR...

Dünya gezegenine merhaba demeye hazırlanırken ana rahmindeki ilk duygudaşlığımızı gerçekleştiren organımız bir diğer eşimiz olan plasentamızdır. Dünya gezegenine merhaba dedikten sonra bir bebeğin sadece fizyolojik ihtiyaçları giderilse ve duygusal olarak herhangi bir bağ oluştulmazsa o bebek büyüyemez aynı zamanda gelişemez ve en nihayetinde ölür. Kendimizi ancak bir diğerinin aynasında görür, tanır ve büyümeye-gelişmeye yönelik zemin oluştururuz. Bizleri harekete geçiren duygularımızdır. Duygularımızı anlamlandırabilmemiz için ise daima bir diğerinin varlığına ihtiyacımız vardır. Filme geri dönecek olursak karizmatik ve yetekli tamircimiz Jim tek başınalığa ancak 1 yıl tahammül edebiliyor. Kendi iç sesi ile sürekli diyalog halinde olan Jim in yavaş yavaş kendi öz bakımını dahi bırakarak kendinen adım adım vazgeçisini yaşamdaki varoluş amacını sorgularken bedenini terk etmek istediğini ancak kendisinden vazgeçmeye henüz hazır olmadığı anlara şahit olurken. İçten içe varoluşunun bir nedeni olduğunu ve eğer erken uyanmışsa bunun bir amaca hizmet edeceğine dair inancını gözlemliyoruz. Ve Jim, yaşam sürecini tek başına tamamlamak istemediğine karar vererek güzel yazar Aurora Dunn (Jennifer Lawrence) ın kapsülünü bozarak, kendisini uyandırır.
Aurora, Jim e göre daha hırslı ve inatçı bir karakter örüntüsü sergilerken o da 90 yıl önce uyanmasını şiddetle red eder ancak sonrasında gidilecek, varılacak bir yer olmadığı hissiyatı onun yaşamını yeniden gözden geçirmesine vesile olur.

GİDİLECEK VE VARILACAK BİR YER YOK

Gerçeklikte varacağımız bir son durak olmadığı nihai gerçeğiyle yüzleşen her özgür birey yaşamının her anının kıymetini bilerek ve sevgiyi yaratarak yaşam yolculuğunda ilerler.
Filmdeki cesur ve bilge karakterlerimizin de kendi kontrollerinde olmayan bir olayın gelişmesi beraberinde öncelikle herşeyi red etme yönündeki tepkileri beraberinde getirdi;” hayır bu olamaz, bu benim başıma gelmiş olamaz, herşey benim kontrolümdedir, ben hayatımı yönetirim…”vb. bugüne değin olşuturdukları zihinsel illüzyonlar bir bir buharlaşırken yaşamı olduğu gibi kabul ederek teslimiyeti yıldızların arasında deneyimlediler.
Bizler de bu dünya da çok önemli, değerli ulvi bir görev için var oluyoruz ancak bu görevi çabalayarak, kendimizi olmadığımız birisi gibi olmaya zorlayarak, haddindan fazla kendimizi yorarak ve hırpalayarak gerçekleştiremeyiz. Sadece olanı olduğu gibi kabul ettiğimiz an ışıldamaya başlarız. Sonrasında sadece çabasız eylemler içerisinde o ışığın izini sürmemiz yeterlidir.
Jim ve Aurora cesaret ve sevginin ışığında eşsiz bir takım oluşturdular ve yıldızların arasındaki yolculuklarında yok olmaya sürüklenen uzay gemisini onararak uyanışlarının gerçek sebebini yerine getirdiler.
Varoluşlarını bütünü ile kabul ederek, huzur ile kendilerine kalplerinin ışığında eşsiz bir yaşam yaratmayı seçtiler.

Yaşadığımız her anı sevginin şefkati ile güzelleştirmek bizim seçimimizdir. Nerede olursak olalım daima evimizdeyizdir. Her yer evimiz, yuvamızdır. Mühim olan o anı elinizdeki koşullar dahilinde en muhteşem şekli iledeneyimlemeyi seçmektir.

Siz her an düşüncelerinizle ilmek ilmek bir yaşam deneyimi ördüğünüzün farkında mısınız? Ve oluşturduğunuz mevcut bedeninizdeki yaşam deneyiminizi nasıl deneyimlemeyi seçiyorsunuz? 

Özge Genlik
Uzman Psikolog
Vesta77 Psikolojik Dönüşüm ve Yaşam Akademisinin Kurucusu
www.vestaakademi.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder