Şimdi hayal edin; Dünya çapında başarılarınızla ün salmış usta bir cerrahsınız. Yaşam sürecinizde herşey olmasını istediğiniz gibi ilerliyor. Tedavisini yürüteceğiniz hastalarınızı dahi siz seçiyorsunuz. Modern ve lüks oldukça gösterişli bir eviniz ve arabanız var. Sosyal ilişkileriniz odukça iyi. Şu an nasıl hissediyorsunuz?
Ve bir gece yaptığınız trafik kazası sonucunda yaşamınız adeta alt üst oluyor. Ellerinizdeki sinir ve bağ dokusu onarılamayacak düzeyde hasar alıyor. Bir daha neşter tutamayacaksınız. Yaşamınızın odak noktası olan işinizi bir daha yapamayacağınız gerçeği ile yüzleşmek nasıl hissettiriyor?
Marvel yapımı Dr. Strange; zeki, mesleğinde usta, başarıları ile sürekli takdir toplayan, modern ve lüks bir yaşam biçimi olan, harika bir cerrah Stephen Vincent Strange. Mesleği, yaşa
mının odak noktası, yaşamında tutunduğu tek şey. Bir gece bir "an" da gelişen trafik kazası sonucu her iki elindeki sinir ve bağ dokuları bir daha eskisi gibi olamayacak bir biçimde yaralanır. Dr. Strange ın yaşamının altının üstüne geldiği an kendine yaklaşması için muazzam bir dönüm noktasıdır. Ancak filmdeki karakterin verdiği tepki gibi biz insan varlıkları da başımıza gelen iyi şeylere pek şükretmez ancak canımızı acıtan birşey meydana geldiğinde de hüsrana kapılıp veryansın etmeye pek bir meyilliyizdir, değil mi? Halbuki "iyi"/ "kötü" zihnin bir yanılsamasıdır. Başımıza gelen herşey bizi büyümeye davet eden tetikleyici bir faktördür sadece. Bu yaşamsal büyüme olaylarını "iyi/kötü" olarak değerlendiren sınırlı zihin yapısıdır. Zihnini aşan birey, herşeye yönelik minnettarlık duyar ve bilir ki her ne meydana geliyorsa, en hayırlısıdır.
Bugüne değin sana kim olduğun ile ilgili ebeveynlerin, akrabaların, dostların, öğretmenlerin, iş arakdaşların, sosyal çevrendeki herkes birşeyler söyledi. Halbuki onlar sadece kendi özlerindeki parçadan bir yansıtma yapmaktalar. Bir insan varlığı özünde olmayan birşeyi dışarı veremez. Dolayısı ile çevrendekilerin sözleri kendi algılarından bir başka deyim ile kendi bilinç düzeylerinden geliyor...
Gerçekte kim olduğunu görmek için bugüne değin bildiğini zannettiğin herşeyi silmen gerekir.
Kendi ruhunu, kendi bedenini, kendi zihnini tanımaya niyet etmek bu yolculuğun ilk adımı.
Bizler kendimizi bilme yolculuğuna başlamaya niyet etmezsek, yaşam döngüsü bir zaman diliminde bizleri , yolculuğa pek de hazır olmadığımızı düşündüğümüz, kendimizi ilüzyon dünyasında zihin odaklı bir yaşam deneyimine hapsetmişken, başlatıverir kendimizi bilme serüvenimizi :)HER "NE"YE SIKI SIKI BAĞLI İSENİZ ONDAN VAZGEÇMEK ZORUNDA KALIRSINIZ
Dünya gezegenine tek başınıza geldiniz ve bu gezegenden yine tek başınıza ayrılacaksınız.
Yalnız olmak mutlak suretle hiçbir zaman evresinde mümkün değildir.
Vücudunuzdaki milyarlarca organizma ile varoluşunuzu sürdürürken "yalnız"ım demek biraz ironik olsa gerek???
Sadece "tek başınalık" deneyimleri her zaman deneyime açıktır.
Genellikle en fazla tutunduklarınız ile sınanır ve "kendinizi bilme" serüvenine başlarsınız.
Ben asla .......................... olmazsa yaşamımı sürdüremem, dediğiniz her ne varsa belki diliniz söylemese de zihniniz söylüyordur dolayısı ile burası sizin sınav olacağınız ilk bölümdür.
İkinci bölümde ise; bu yaşamımda en çok gerçeklerştirmek istediğim/olmak istediğim....................................................................................; buradan yaşam sınavınız gelir.
Eğer herşey kusursuz su gibi akışkan ise aslına bakarsanız bu sizin kendinize varacağınız yol değildir. Kendinize varacağınız yol biraz dikenliktir "acı" deneyimletir. Eğer gerçekleştirmek istediğiniz şey uğruna "acı" deneyimliyorsanız bu sizi, size tanıştıracak yoldur. Acılarınız ile bütünleşin ve "bir" olun. Ancak bu şekilde gölge ve ışık yönlerimizi bütünleştirerek "bir" oluruz. Ve gerçekten bu Dünya gezegeninde nasıl var olduğumuzu idrak edebiliriz.
KAZALARIMIZI BİZLER YARATIRIZ
Evet kulağa pek hoş gelmiyor. Hatta ben kendi canıma neden, niçin kast edeyim ki, deli miyim ben? Dediğinizi duyar gibi oldum. Kazalarda yara alan, zedelenen beden bölgelerinin bize anlatmak istedikleri mesajlar vardır. Çok fazla anlamın yüklü olduğu, enerji blokajları oluşmuş beden uzuvları genellikle yara alırlar. Bedenin bilge dilini dinlemek gerekir, her an bedeniniz sizin ile iletişim halinde, dinlemeyi tercih ediyor musunuz? Eğer bedenin bilgeliğini sürekli olarak göz ardı etmeyi tercih ederseniz süreki bastırılan görmezden gelinen enerji sonunda kendisini büyük bir olay ile tezahür ettirir ki ; DURUN ve DİNLEmeyi öğrenin diye...
Dr. Strange'in ellerinden yara alması hiç de tesadüfi değil, anlayacağımız üzere :)
Ellerimiz bedenimizin en önemli uzuvlarından birisidir. Düşünsenize bir gün içerisinde ne kadar çok kullanıyoruz ellerimizi. Ayrıca elerimiz doğrudan kalp (anahata) çakramız (enerji girdabımız) ile bağlantı halindedir. Bu bağlamda şifa parmaklarımızın ucundadır :) Kalp enerji merkezi açık bir insan varlığı ellerinden şifa verme yeteneğine sahiptir. Dr. Strange de parmaklarının sihirli hünerlerini akılcı bir şekilde kullanarak ile hastalarını yaşama döndüren işinde oldukça başarılı bir cerrah iken bir gecede ellerini kullamaz hale gelir.
Kahramanımız hemen ellerinin eskisi gibi olabilmesi için arayışa koyulur. Bu arayış onu Tibet'e uzanan bir yolculuğa davet eder. Kamar-Taj da, "kadim kişi" adı verilen bir bilge ile tanışır. Ancak zihnine sıkı sıkıya bağlı olduğundan, kadim kişinin söyledikleri Dr. Strange'e masal gibi gelmektedir.
"ben çakralara, enerjiye inanmam, böyle şeyler çok şaçma" şeklinde düşünen Dr. Strange, Kadim kişinin, egosunu bir zırh gibi kullanan çok bilmiş cerrahımızın fiziksel bedeni ile astral bedenini birbirinden ayırması ile birlikte Dr. Strange ın olasılıklara yönelik algısı boyutu genişler.
ÖĞRET BANA
Gördüğümüz et-kemik-sinirler-bağ dokulardan oluşan bedenimizin hemen bir üst katmanında eterik beden dediğimiz astral bedenimiz var olur. Bugün bizlerin "hastalık" olarak nitelendirdiği "dengede olmama" dolayısı ile "uyum" sağlayamama hali eterik beden katmanındaki nadi adını verdiğimiz enerjinin aktığı damarlarımıza oluşan blokajların bir sonucudur. Bu blokaj özümüzü dinlemediğimiz için öncelikle bilgelik bedenimizde ardından duygusal bedenimizde sonrasında zihinsel bedenimizde oluşur ve zihnimizde yarattıklarımız eterik bedende tıkanıklara yol açar en sonunda yeterince beslenemeyen organlarımız bize sinyal gönderir: doğru olmayan, yolunda gitmeyen bazı şeyler var" biçiminde bizlere seslenirler...
Şu an mevcut düzenekte o kadar çok zihinsel boyutta var ediyoruz ki kendimizi bu ned
enden ötürü; yukarıda sadece gerçekliğin çok kısa bir bölümünü aktardığım bölüm bile birçoğunuza masal gibi geliyor eminim.
enden ötürü; yukarıda sadece gerçekliğin çok kısa bir bölümünü aktardığım bölüm bile birçoğunuza masal gibi geliyor eminim.
"Her zihin eğitilebilir ve ruhsal mertebenin en yüksek seviyelerine ulaşabilir" demiştir üstat Patanjali.
İstiskarar sebat, azim, kararlılık, ölçülü olmak ve şiddetten kaçınarak her türlü beceri geliştiriebilir. Çünkü yeni birşey öğrenmiyoruz sadece hatırlıyoruz dolayısı ile düzenli uygulamalar sonucu var olan bilgi açılacaktır. Dr. Strange, ruhsal eğitiminin başlarında oldukça yeteneksiz gibi görünse de asla yılmadı azimle devam etti ve bu yoldaki en önemli unsurları İNANÇ ve CESARET i oldukça iyi vurgulamakta. Cesaret kalpten gelir gerçekten özgüvenli (öz'e güvenen) bir varlık "bir"lik bilincinde titreştiğinden cesaretli ve inançlıdır. Dr. Strange de sonunda özündeki potansiyeli sergilemeyi başarıyor.
DAİMA BAŞKA BİR YOL MEVCUT
Bir işi icra etmenin binbir tane yolu vardır. Dr. Strange, elleri ile varoluşa destek olurken; geçirdiği kazadan sonra kalbininin sesini dinleyerek ve inancın gücü ile yürüyerek şimdi Dünya gezegeninin varoluşuna destek olmakta. Niyet ettiğimiz şeyi gerçekleştirmenin birden fazla yolu var, belki de seçtiğiniz yol size uygun değildir, bilincin ufku genişlediğinde yeni olasılıkları görmeye başlarız.
Özünüzdeki sonsuz potansiyeli ortaya çıkarmaya niyet etmeniz dileğiyle...
Daha başka neler mümkün olabilir?
Özge Genlik
Uzman Psikolog
Vesta 77 Psikolojik Dönüşüm ve Yaşam Akademisinin Kurucusu
www.vestaakademi.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder