Biraz kavram karmaşaları yaşarayak da olsa evet var olabilirdi ancak günlük yaşamı düzenlemek ve kendimizi bilme yolunda ilerlerken "zaman" kavramını kullanmaya ihtiyacımız var.
Yaklaşık dokuz ay on günlük bir mücadeleden sonra dünyaya gelen insanoğlunun ortalama yaşam serüveni 80-90 yıl arasında değişmektedir. 'Zaman' kavramını insanın yaşam döngüsü içerisinde kalbinin ilk attığı , ilk soluktan, kalbinin durduğu son güne son soluğa kadar anlamdıran insanoğludur.
Zaman görecelidir. Sadece şu "an" vardır. İnsan zihninin "gelecek", "geçmiş" "şimdi" biçiminde "zaman" kavramına yönelik atıflarının hepsi mevcut illüzyon dünyada varoluşu sürdürebilmek için oluşturulmuştur. Sizin "geçmiş" dediğiniz de ; "gelecek" dediğiniz de "şu an" da tezahür etmektedir. Bu nedenle düşüncelere çok özen gösterilmelidir. Düşünceler canlıdır ve yaydıkları frekans ile oluşum gerçekleştirirler. Dolayısı ile zihnimizin ürünü olan "düşüncelerimize" çok dikkat etmeliyiz. bunun için de zihnimizi sakinleştirmeyi ve "sus"turabilmeyi öğrenmeliyiz ki; odaklanabilelim ve "an" da yaşayalım. Zihnini ve nefesini kontrol edemeyen hiçbir canlı "an" ı yaşayamaz. Çünkü ya "geçmiş" ile meşguldur ya da "gelecek" ile.
İnsan gelişir mi?
Gelişen tek bir şey vardır o da 'FARKINDALIK' . İnsanoğlunun gelişim döngüsünü açıklayabilmek için, sonuç odaklı bir yaklaşım yerine süreç odaklı bir yaklaşım sergilemeliyiz. Doğrular- yanlışlar kişilerin dünyaya bakış açılarının birer yanılsamasıdır. Bu bağlamda tek bir gerçeklik yoktur. Bunun paralelinde gelişimi anlayabilirz fakat açıklayamayız. Çünkü her birey yaşadığı her güne kendisi anlam atfetmekle sorumludur.
'Farkındalık' gelişimi için temel olarak 'varoluş' ve 'gerçeklik' kavramlarına yaptığımız sorgulama sürecinde 'BEN KİMİM' sorusuna cevaplar üretmek işlevseldir. "BEN" derken neyi kast ettiğimiz de çok önem arz etmektedir. "BEN" hangi "BEN"? Her birimiz sınırsız, sonsuz sevgi olan "BEN" in okyanusunda birer su damlacığıyız.
Bu bağlamda kendi benliğimizi, gerçeklikte kim olduğumuza ilişkin meraklarımızı gidermek için aşağıdaki yaşamsal zeminlerin araştırılması faydalı olabilmektedir.
1. Biyolojik kökenimizden getirdiklerimiz (genetik kodlarımız), --özellikle biyolojik anne ve babalarımız bizim tamamlamamız gereken dünyevi kavramları vurgularlar.--
2. Kuşaklar boyu atalarımızdan miras aldığımız karmik yükler,
2. Diğer insanlar ile ayrışıp-buluştuğumuz zeminler,
3. Kişinin kendi fiziksel--duygusal ve tinsel (ruhani) bedenleri ile kurduğu iletişim düzeyi;
sizi, size götürecek yolda birer ayna vazifesi görecektir...
Sevgiyle,
Uzman Psikolog/ Yoga Eğitmeni Özge Genlik
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder