Ne çocuksundur ne de yetişkin. Bazen çocuk gibi davranmak gelir içinden çoşkuyla bazen ise bir yetişkin edası ile konuşursun; derler ki" şuna bakın büyümüş de küçülmüş" . Ne hissettiğini bilirsin fakat kelimelere dökemezsin böyle zamanlarda ya içine kapanırsın kendini iyi tanımak, anlamak için ya da birazcık agresif dürtülerini fazlaca kullanarak içindeki anlamlandıramadığın enerjiden kurtulmaya çalışırsın. Her iki durumda da ebeveynlerin sana farklı bir gezegenden gelmiş bir canlı gibi yaklaşırlar. Ya derler; " Bizim kıza
& bizim oğlana bir haller oldu, kapandı odasına hiç konuşma yok!" Ya da " ah nedir çektiğim bu kızdan & oğlandan her gün gece yarılarına kadar sokaklarda kiminledir, ne yaparlar bu saate kadar hiç anlamıyorum!" Bu ve benzeri diyaloglar; aile içerisinde 11-21 yaş aralığındaki ergen bir bireyin var olduğu hemen hemen her evde gelişmektedir.
Ergenlik dönemi, gelişim evrelerimizdeki en hassas dönemlerden birisidir. Çünkü bu dönemde; kişi sosyal benliği ile içsel benliğinin farklı yönlerini keşfeder ve farkındalık kazanır. Bu dönemdeki en önemli kazanım, sosyal benlik ile içsel benliğin dengeli bir şekilde ayrıştırılıp buluşturulmasıdır. Ergenlik döneminde bilinç; iç ve dış verileri harmanlayan bir katalizör görevindedir. Ego gelişimi de ergenlik döneminde tamamlanır. Sağlıklı ego gelişimi; kim olduğunu bilen potansiyelini kendi gelişimi ve toplumun içerisindeki bireylerin gelişimi için faydalı amaçlar doğrultusunda kullanabilen sağlıklı bireyler oluşmasına vesile olur. Eğer ego sağlıklı bir şekilde gelişemezse: "kimlik krizi" kaçınılmazdır. "Ben kimim? Nereden geldim? Beni ben yapan değerlerim neler? Bu dünyaya ne/neler Vermek istiyorum? Vb. Soruların cevaplarının hem sorulduğu hem de yanıtlarının verilmeye başlandığı kritik bir dönüm noktasıdır "ergenlik dönemi" .
Ebeveynler bu dönemde çoğunlukla nasıl davranacaklarını bilemezler, nasıl davranırsak davranayım "beni hiç dinlemiyor, kendi bildiğini yapıyor! Çok hırçın Davranmaya başladı. Artık hiç konuşamıyoruz. Çocuğuma ulaşamıyorum!" Vb. Cümleler ile kendi içlerindeki ve çocuklarıyla aralarındaki ilişkiye dair endişelerini dile getirebilmektedirler.
İşte tam da böylesine kaosun hakim olduğu bir kavşak noktasında; bir kitap çok şeyi değiştirebilir. Danışmanlık hizmeti alamıyorsanız, kitapların danışmanlığında kaos ortamına ışık tutacak ve çocuğunuz ile kurduğunuz bağın nitelikli hale gelmesinde yararlı olacaktır.
Örneğin; Can Çocuk yayınlarını beğeni ve ilgi ile takip ediyorum. Şu sıralar; "Hoyrat Dünyayla Nasıl Baş Etsem?" İsimli Oliver Grignon ve Bernadette Costa-Prades in kaleminden çıkmış ve dilimize Saadet Özen tarafından uyarlaması yapılmış, yaratıcı eseri okuyorum. Kitap 10-13 yaş arası çocuklar için uygun. Hayatta karşılaşılabilecek; ayrımcılık, arkadaş edinme, ekonomik durum, aile içi iletişim, kendini ifade etme, öfke kontrolü, paylaşma, benlik algısı, ayrılık, duygusal karmaşa, ölüm vb. Nice konuda kısa yalın ve net bilgiler verirken " Oyun Sırası Sende" bölümleri ile yaratıcı düşün
ceyi destekleyerek çocukların içsel benlikleri ile buluşmasına vesile olabileceğini düşünüyorum.
Kitapların her daim dostlarınız olması dileğiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder