29 Aralık 2016 Perşembe

KOD ADINIZ ........???

Tüm konsantrasyonunuzu nefesinize yönlendirin ve nefesinizi verirken yavaşça göz kapaklarınızı gözlerinizin üzerine doğru kapanmaya davet edin…Tüm içsel odağınız nefesinizin ritminde olsun.
5-6 yaşlarında olduğunuz döneme doğru bir geçiş yapın. Ve gözlerinizin önünde şöyle bir sahne canlandırın: henüz anlabileceğinizin ötesinde bir nedenden ötürü yaşam deneyiminizi gerçekleştirdiğiniz gezegen istila altında, anneniz ve babanız gözlerinizin önünde eli silahlı adamlar ve robotlar tarafından kuşatılmış durumda, tüm olanlara tanık olurken anneniz gözlerinizin önünde öldürülse , nasıl hissedersiniz? Zihninizden neler geçer?  Bedeniniz size ne (ler) söyler?

İki güç arasındaki umudun ve inancın hikayesi;


Rogue One: Bir Star Wars Hikayesi uzaya yayılmış bir isyandan daha ziyade ne yapmak istediğimizi özümüzde bildiğimizde hemen ardından özümüzdeki bilgenin ışığında yürümeyi seçtiğimizde rasyonel bir mantığın asla kabul sınırlarında değerlendiremeyeceği herşeyin gerçekleşebileceğini gözler önüne cesursa sunan umudun ve inancın çok güzel bir hikayesini aktarıyor, bizlere.

“Her İsyan Bir Umuda Dayanır”

İyi ve kötü daima var oluyor ve süreki bir devinim halinde… İyiliğe anlam kazandıran onu yaşama bağlayan, kötülüktür ve aynı zamanda kötülüğe anlam kazandıran ve onu yaşama bağlayan, iyiliktir.
Tıpkı analitik psikoterapinin kurucusu Carl Gustav Jung un deyiminde olduğu gibi: “hüzün, mutluluğun şekil değiştirmiş halidir.”
Dünya gezegeni düalite zemininde var olan bir gezegendir dolayısı ile herşey birbirinin zıttı ile var olur. Bu zıtlıklar sarmalında dengeyi bulduğumuzda herşeyin bilgisinin mevcut olduğu “öz”ümüzle buluşuruz. Zihinlerimizde, herşeyin istediğimiz gibi olmasına ilişkin senaryolar üretiriz ve deriz ki “ben bilirim, ben en iyisini biliyorum”. Ben diyebilmek, önceliklerimizi belirleyebilmek adına ve kendimize ilişkin sağlıklı temas sınırları oluşturmak adına her daim işlevseldir. Ancak “ben” in dozu biraz fazla kaçtığında şifa veren bir ilacın fazla tüketiminin zehire dönüşebileceği gibi, kendi kendimizi imha etmek üzere büyük bir istila oluşumuna zemin hazırlıyor olabiliriz. İnsanoğlunun doğasında hükmetme güdüsü vardır ancak insan varlığı düşüncelerini gözlemleyerek, düşüncenin doğasını tanıyayarak ve bilerek kendi düşüncelerine hükmetmeyi tercih etmek yerine dışarıdaki insan varlıklarına hükmekte yönünde gerçekçi olmayan bir yolda yürümeyi tercih etmektedir, şimdilik. Çok sıkça söylediğimiz ve sıkça dinlediğimiz: “hata ben de değil; sen de ,değişsene sen!, gibi.
Rogue One ın uzayın derinliklerindeki heyecan kasırgası içeren sahnelerinde izlerken “güç” kavramının insan doğası ile yakından ilişkisini de gözlemlemekteyiz. Güçlü olmak nedir, size göre?
Güç, kendini bilmektir. Neyi neden yaptığını bilmek ve nasılı nasıl oluşturabileceğini görmektir…


Star Wars Rogue One hikayesinde; imparatorluk mutlak hükümdarlığını sürdürebilmek ve diğer gezegenleri yok edebilecek güçte bir silah yaratıyor “Ölüm Yıldızı” adındaki bu silah  imparatorluğa karşı özgürlüğü ve bağımsızlığı savunan bir bilim adamı tarafından üretiliyor üstelik. Tabi ki özündeki gücü bilen cesur bilge adamı, silahı üretirken içerisinde silahın kendi kendisini imha etmesini sağlayacak bir very kodluyor, eğer bu kodlama aktif hale getirilebilirse silah kendi kendini imha edebiliyor.
Şimdi düşünelim, “Ölüm Yıldızı” silahını her an kendi kendimizi sabote etmek ve placebo güç etkisini deneyimleyebilmek adına her an yaratmıyor muyuz? Gün içerisinde kaç kez kendi kendinize “bu kesinlikle olmaz”, “ben bunu yapamam”, “ya başarılı olamazsam?”vb. cümleler kullandığınıza dair farkındalığınızı yöneltin.  Dışarıda olan biten herşey içimizin bir yansımasından ibarettir. İç dünyamızı düzenleyerek, kendimizi bilme adına adım attığımızda dış dünyadaki ahengi, güzelliği ve düzeni idrak ederiz.

“Ancak herşeyin güçlü olduğu kadar zayıf yönleri de var. İşte o zayıf yönlerimiz özümüzdeki bilgeliği uyandırmak için tetikleyici görevi görürler. Herşey bitti dediğiniz her anın yeni bir başlangıç olduğunu fark edersiniz. Bir an gelir kendinize dair oluşturduğunuz tüm inanç kalıplarınızı yıkmak durumunda kalırsınız çünkü siz bir inancın çok ötesinde varlıklarsınız…
“Ben bunu asla yapmam, yapamam dersiniz….” Ve bir olay veyahut durumun içerisinde buluverirsiniz kendinizi ki en olmaz dedikleriniz ile sınandığınız .Ve yüzleşirsiniz kendinizle, mutlak gücün ışığıyla…

Şimdi yazının başında sorduğum sorulara ilişkin yanıtlanızı gözden geçirin. Özellikle hangi duyguları duyumsarsınız, kısmına odağınızı yönlendirin ve şimdi bu duygunun tam zıddını telaffuz edin. İşte kod adınızı buldunuz…

Kod adı: ___________________________


Kod adı : Savira= ışıltı dolu, parlayan enerji

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder