YAS; ölümünün ardından, kaybın enerjisinin
dönüştürüleceği aktif-dinamik süreç ise “yas” olarak nitelendirilmektedir.
Her varlık nasıl eşsiz ise; YAS SÜRECİ DE HER BİR VARLIK İÇİN “BİRİCİK” “EŞSİZ”
“ÖZEL” bir süreçtir.
Kaybedilen bir “eş”, “baba”, “çocuk”…. Olabilir. Ancak
sadece bu kadar ile kısıtlı değildir. O kişiye atfedilen anlam yas sürecinin en
önemli dinamiğini oluşturmaktadır.
Eş, baba, çocuk ; kayıp yaşamakta olan yas sürecinde olan
kişi için ne anlama gelmektedir? İşte yas
süreci bu anlamın/anlamların dönüştüğü bir süreçtir.
Soma daki maden kazasında ölen işçilerinin her birimizin
yaşamlarında bir anlamı var. Şimdi bu anlam üzerine çalışma zamanıdır.
Yas, bir patoloji değildir. Yas; kişinin kendi varlığı ile bulutluğu
en özel süreçlerden yalnızca birisidir.
Yas, derin bir kederdir, Öyle ki; uykularınız düzensizleşir,
yemek yemek sadece hayatta kalabilmek için gerçekleştirilen bir eylem haline
dönüşür, sürekli ağlamak istersiniz ya da gözyaşları boğazınızda bir düğüm
oluşturur, konuşamazsınız, konuşsanız da kimsenin sizi anlayamayacağını
düşünürsünüz, tüm dünya önünüze serilse artık hiçbir şeyin bir anlamı
kalmamıştır. Anlatmak, haykırmak istersiniz fakat o kadar derin bir acıdır ki;
bu acıyı ancak derin bir sessizlik anlatabilir bazen….
İşte bu nedenlerdir ki; derin acılar yaşamış insanlar hayata
hep gülümseyen insanlardır. En çok gülen
ve diğer insanları her daim hayata karşı gülmeye teşvik eden insanlardır çünkü
artık onlar perdenin arkasındaki gerçekliği görebilenlerdir. Dünya hayatının
bir oyundan ibaret olduğunun bilince olan ender insanlardandır.
Bu açıdan yas süreci, aydınlanmayı da beraberinde
getirmektedir. Yas süreci uykudan uyanma
sürecidir.
Soma da yaşanan olaylara bir de bu açıdan bakalım; “Soma da
yaşanan maden kazası ve yaşamlarını yitiren insanlar, bizlere ne anlatmak
istediler? “ Siz bu olaydan ne
öğrendiniz?
Bu ve benzeri soruları sorun kendinize, yanıtlar gelecek.
Dünya gezegeni hızla bir dönüşüm sürecine girmiş bulunmaktadır. Daha da
karanlık bir süreç yaşacağız. Çok daha derin acılara gebe şu anda Dünya, bunu
her aldığım nefeste hissediyorum, gözlerimi her kapadığımda görüyorum. Ya
sizler??
Sizler de en derinlerde bir yerlerde biliyorsunuz, hızla
sona doğru gidiyoruz. Peki ne için? Yeni bir başlangıç yapmak için.
Işık, karanlıktan her zaman çok daha güçlüdür. Bu nedenle
hiçbir şeyi karartmayın, aksine aydınlatın, her yer ışık olsun…
Dünya üzerindeki hiçbir frekans “SEVGİ” DEN daha hızlı
titreşmemektedir.
Sevgi de bir olun, bunun için ışığa yürüyün, aydınlatın önce
kendinizi.
Önce kendiniz ile buluşun, bırakın diğerlerinin ne
dediklerini, “ben kimim? sorusunun
cevabını bulmak zorundasınız. Tabi illüzyondan çıkmak gerçeklikle temas etmek istiyorsanız!
Kendiniz ile buluştuğunuzda zaten “sen-ben” in olmadığını
göreceksiniz.
İnanıyorum ki , bir gün bir an her varlık görecek….
Sevgiyle,
Özge Genlik
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder