21. yüzyılın insanının
yeni sloganı: zamanım yok, hiçbir şeye yetişemiyorum! Doğrusu kendimizi;
fiziksel-duygusal-davranışsal yapı taşlarımızı tanımaya vakit ayırmak yerine
teknolojinin bize sunduğu cep telefonlarını, mini bilgisayarlarını, yeni
bilgisayar programlarını anlayabilmek uğruna ne kadar zaman harcıyoruz?
Bilgisayarlar ve diğer teknoloji ürünleri bilişsel faaliyetlerimizi
hızlandırırken acaba bedenimizi duyuyor muyuz?
Endüstri
toplumunun ve Batı tarzı yaşama biçiminin insanları getirip bıraktığı yer;
‘ALMAK’
‘DAHA ÇOK ALMAK’
‘DAHA ÇOK SAHİP OLMAK’
Endüstrileşme
ve modern teknoloji, sadece eski ihtiyaçlarımızı karşılayıp, hayatı bizler için
kolaylaştırmakla kalmamış aynı zamanda, eğer varlıklarından haberdar olmazsak
hiçbir zaman ihtiyaç duymayacağımız bir sürü ürünü elde etmek için çalışmak
zorunda kalmamıza vesile olmuştur.
Gerçek şudur ki: İnsan bedeni, çalışarak gelişen ve
performansını arttıran tek araçtır. Bizler bedenlerimizi çalıştırmıyoruz,
bedenlerimiz zihinlerimizin içine hapsolmuş durumda. Zihin-bedenlerde yaşamıyor
muyuz? Hal böyle olunca örneğin; metabolizma hızımız azalıyor, kilo alma
eğiliminde artışlar meydana geliyor. Sonra istediğimiz gibi görünmediğimiz için
hayıflanıyoruz, sosyal paylaşımlarımız azalıyor….Kapı çalıyor kim o: Ben
DEPRESYON J
Yeri gelmişken depresif bozukluğun iyileşme sürecinde öncelikle bedensel yapılandırmalardan başlamanın daha işlevsel olduğu araştırmalar tarafından ispatlanmıştır. Doğada açık hava yürüyüşleri yapmak depresif bozukluğun bir numaralı antidepresanıdır.
Çağımızın
altın problemi: STRES olgusuna geri dönelim:
- Stres nedir?
Organizmanın bütünselliğini korumak amacı ile
kendisine yönelik tehditkar uyarana yönelik verdiği tepkidir. Stres duygusunu
hissedebilmemiz için öncelikle meydana gelen durumun, olayın
fizyolojik-duygusal-zihinsel boyutlatın birinde ya da hepsinde kişinin bilincinde tehditkar
olması gerekmektedir. Bu bağlamda ‘stres’ bir savunma mekanizması olarak da
değerlendirilebilir.
Hani çoğu zaman trafikte iken yolda yoğunluk meydana
geldiğinde ya da yetişmemiz gereken bir yere geç kaldığımızda ‘strese girdim’
deriz. Halbuki stres duygusunu yaşamamıza neden olan bizlerin bu olaylara
yüklediği anlamlardır.
Yetişmeniz yere geç kaldığınızda ne olacak? Bu soruya
vereceğiniz yanıt/lar stres olgusunu tanımlar, bir başka deyim ile stres
geleceği olumsuz düşleme ile bağdaşmaktadır.
- Organizma stres olgusunu deneyimlediğinde bedensel ve psikolojik düzlemde ne gibi değişiklikler olmaktadır?
} Tehdit
karşısında organizma hayatını sürdürme amacına yönelik bir dizi faaliyette
bulunur:
1)
Depolanmış yağ ve şeker kana karışır,
2)
Solunum sayısı artar,
3)
Kanda alyuvarlar artar,
4)
Kan basıncı yükselir,
5)
Kan pıhtılaşma mekanizması harekete geçer,
6)
Kas gerilimi artar,
7)Sindirim
yavaşlar veya durur,
8)
Gözbebekleri büyür,
9)
Bütün duyumlar artar,
10)Hipofiz
bezi uyarılır.
} Stres
karşısında psikolojik değişiklikler ise kişiye özgü, biriciktir.
Stres onu
zihninde taşıyan kişiye aittir. Dolayısı ile geçmiş yaşantılarımız, hayata
bakış açımız,
inanç sistemlerimiz, ihtiyaçlarımız, kaynaklarımızın farkındalığı,
karşılaştığımız olay ve
durumlara yönelik tepkilerimizi belirleyici temel
etkenlerden bazılarıdır.
- Stresten korunmak için stres aşısı olalım mı?
1)
Kendimizi tanıyalım ( değerlerim,
inançlarım, güçlü yönlerim, bedensel duyumlarım, yaşama amacım)
2)
Güvenli yer egzersizi yapalım.
Yaşamımızı bir zaman çizgisi üzerinde gözden geçirelim ve en mutlu, en huzurlu,
en umutlu olduğumuz bir anı zihnimizde tüm detayları ile canlandıralım, bunu
her gün bir detay ekleyerek 21 gün üzerinde çalışalım.
3) Her gün en az 15 dakikayı kendimize
ayıralım ve nefes egzersizleri yapalım, nefesimizi izleyelim.
4) Her gün kendimizi ne kadar sevdiğimizi
sözel ya da yazı dili ile ifade edelim.
Örneğin her gün şöyle bir cümle tamamlamaya çalışalım:
Kendimi çok seviyorum çünkü........................................................................................................
Örneğin her gün şöyle bir cümle tamamlamaya çalışalım:
Kendimi çok seviyorum çünkü........................................................................................................
5)
Beden ve zihin bütünselliğimizi
güçlendirmek için her gün meditasyon yapalım.
Şimdi yazının sonuna
kadar okuyanlar ‘Eeee, tamam biz zaten bunları biliyoruz diyorsanız’ Ben de
size diyorum ki; ‘Bir şeyi bilmen için bunu uygulaman gerekir, eğer bir şeyi
bilip de uygulamıyorsanız, o şeyi bilmiyorsunuz demektir !’
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder