İnsanoğlunun hür iradesi ile
kendisini gerçekleştirmek için kalbinin sesine kulak vererek, kendisi ve bütün
adına harikulade bir yaşam oluşturabileceğinin en anlamlı özeti; Pİ’nin
Yaşamında muhteşem bir görsel şölen eşliğinde sinema severler ile buluşuyor…
Pasifik
okyanusunun ortasında bir Bengal kaplanı ile 227 gün geçirmek zorunda kalsanız,
nasıl hissedersiniz? Muhtemelen her birimiz korku duygusunu hissederiz. Korku
duygusunu akıllıca kullanmayı başarabilirsek yaşamsal mücadelemiz için işlevsel
bir araca dönüştürebiliriz tıpkı cesur Pi’nin yaptığı gibi.
Kanadalı
yazar Yann Martel’in 2001’de yayımlanan macera romanı ‘Life of Pi’, Ang Lee nin
usta bakış açısı ile 3 boyutlu olarak beyaz perdeye taşındı. Filmi mutlaka 3 boyutlu izlemenizi öneririm,
hikayenin çoğunluğu okyanusta geçiyor ve okyanus canlılarının ve tabiatın
olağanüstü canlılığı ve huzuru adeta ruhunuza terapi uyguluyor J
Hindistan
da doğmuş ve yetişmiş olan Piscine, inancın ve umudun varoluş mücadelemizdeki
önemini aktarırken, yaşamımızdaki her insanın bizi kendi yaşam amacımıza nasıl
hazırladığını da ustaca satır aralarında anlatmakta. Yaşamımızdaki
sevdiğimiz-sevmediğimiz, inandığımız değerlerimizin bizi biz yapan en değerli
hazineler olduğunu açıkça ifade eden yapıt bana göre 2012 yılının en iyi filmi.
Filmin
ilk yarısında, Piscine’nin Hindistan daki yaşamını izliyoruz. Hayatı öğrenme
yolundaki genç adamın, cesur, istikrarlı, meraklı ve zeki kişilik nitelikleri
hemen göze çarpıyor. Hayatı okuyarak ya da dinleyerek değil, yaşayarak –yaşamı iliklerine
kadar hissetmeyi tercih ediyor. Babasının bir hayvanat bahçesi var fakat işleri
yolunda gitmeyince bahçeyi satarak hayvanlar ile birlikte Kuzey Amerika ya
gitmek üzere bir gemiye biniyorlar. Birkaç gün sonra korkunç şiddetli bir
fırtına meydana geliyor, şimşekleri izlemeyi çok seven Pi, gece uyanarak
güverteye çıkıyor ve gerçek yaşam serüveni belki de o dakikada başlıyor cesur
kalpli Pi için. Sonrası mı? Bir insanın, kendisine olan sevgisi ve inancının
onu nasıl yaşama arzusu ile her şeyin üstesinden gelebileceğinin muazzam görsel
şöleni.Bence muhakkak bundan sonrasını sinemada kendiniz şahitlik edin…
Yaşamda
nefes almayı sürdürebilmek için;
Zihninizden daha çok kalbinizin
sesine kulak verin,
Her yeni gün bir şeyler öğrenin ve paylaşın,
Gerektiği durumlarda savaşın,
Başımıza her ne geliyorsa
olayları etiketlemeden ziyade olduğu gibi kabul edin,
Evrende her şeyin bir enerji
olduğunu her an hatırlayın,
En çaresiz, en karanlık anlarda
dahi daima güçlü bir enerji tarafından desteklendiğimizi bilin,
Nefes aldığımız sürece her anın
bir fırsat olduğunu özümseyin,
İnançlarımızı ve ümitlerimizi
daima
Her ‘an’ a umutla bakın,
Ve belki de en önemlisi SEVGİNİN
GÜCÜNÜ hissedin; bir çiçek, bir insan, bir ağaç, belki de bir kaplan her ne
olursa olsun yüreğinizdeki sevgiyi aktarabileceğiniz bir şey olsun ki hayata
sımsıkı bağlanın ve evreni ışığınızla aydınlatın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder